XdX2wRm. İki ördekten bir tanesi yirmi dört günlük kuluçka sürecini tamamlayıp on yumurtasından yedisinden evlat sahibi olmuş. Biz gördüğümüzde diğeri kırk gündür kuluçkadaydı. Sıcak bir yere yavruladığı için muhtemel helak olmuş yavruları. Annelik sıfatına kavuşmuş ördeğin az da olsa yaşama ihtimali olan üç yumurtasını bu kırk gündür kuluçkada olan ördeğin altına koymuş sahipleri. O da anneliği tadabilsin diye. Sahiplerinin erkek olmasından ve nice erkeklerin av ismini verdikleri hayvan katliamından duydukları gaddar zevkten yola çıkarsak; ne kadar da naif bir düşünce bu. Şehri kadar naif. Hep iki kıtayı birleştiren o koca köy/şehirden bahsederiz. Ama kimse bir yarımada/şehrin iki denizi birbirinden ayırdığından bu kadar şevkle bahsetmez. Hâlbuki her yıl mayısın ilk pazarı bir denizden bir denize Akdeniz’den Ege’ye Dostluk ve Doğa Yürüyüşü’ yapılmakta bu şehirde. Benim de öğrenip bundan bahsetmem için, yaklaşık üç sene önce Ankara’nın resmi nüfusunu benden sonra bir kişi daha rahatlatmak amacı ile Datça’ya yerleşen en yakın arkadaşımın annesi Neval Hanım’ın evine gitmem gerekti. Datça Belediyesi’nin internet sitesinden, her yıl Akdeniz’den toprak testilerle alınan deniz suyunun, katılımcıların iki saatlik yürüyüşü ile Gereme Koyu’na götürülüp Ege Denizi’nin sularına döküldüğünü öğreniyoruz. Bu muhtemelen dünyada iki deniz arasında yapılan tek yürüyüşmüş iddialarına göre. Ve aynı gün içerisinde iki denize birden girebilmenin mümkün olduğu nadir şehirlerden biri Datça. Bilmemek değil öğrenmemek ayıptan yola çıktım; bük’ kelimesinin anlamını Bodrum / Türkbükü ile özdeşleştiren hafızam, kelimenin aslında koy manasına geldiğini öğrendi burda. O iki ördekle tanıştığımız yerin adı Hayıtbükü idi. Anne ördek sarı-siyah renkli yavrularını askeri nizamda gezdirirken, gölgesi az sıcağı çok bir ağacın altında kırk gündür sadece su içmek için yerinden kalkan anne olmayı bekleyen ördeğin hikâyesi, yalnız insanların yaşadığı söylenen bu şehirde, yalnız, insanların yaşama hakkının düşünülmediğini de gözler önüne serdi. Seramikçilik denen toprağa şekil ve can verme sanatı ve bu sanatın olmazsa olmazı seramik fırını, eskiden yaşadığı kalabalık ve dumanlı şehrin dumanına duman katmış olmalı ki; büyükşehirde yalnız kalanlar kervanına katılmış Neval Hanım. Önce ver elini Bodrum, sonrası malum. Datça’da ama Datça’ya on dokuz kilometre uzakta zeytinliklerle denize uzanan bir arazide üç katlı bir evin en üst katında, bahçede de atölyesi ile beraber karşılıyor bizi. Bitki örtüsü ve yollar sanki Akdeniz ama ikliminde Ege’nin tatlı esintisi var. Öyle ki hem Akdeniz’in baygın bakışlı sıcağı, hem Ege’nin efeliği. Kanında birbirine karışmadan dolaşan anason sarhoşluğu ve zeytinyağının diriliği. Hem eğlenceli, hem sakin. Hem esintili, hem dingin. Şimdilik seramikten mumluklar yapmakla meşgul Neval Hanım. Balık şekilleri denemiş arkalarına Datça’ya geleli beri karaladığı bir hikâyeden cümleler kazıyarak. “Kışını yaşamalısınız buraların” diyor kızına ve bana. Biz, iki kız ve bir erkekten oluşan çocuk güruhunu idare etmeye çalışırken, yüzündeki genç anneanne gülümsemesi hiç eksilmeden. İnsanın kendine güvenen bir annesi olması moda değil artık. Ama kendine böylesine güvenen bir anneannesi olması; kızlar için ne büyük bir nimet. Birbirinden güzel dört kadınla geçirdiğimiz otuz dört saatimizden sonra mutlu ve yorgun otobüsümüze biniyoruz oğlum ve ben. Arkadaşımın büyük kızı İnci arkamızdan su dökerken “Aslında ara misafirlerimize su dökmeyiz bir burda” diyor anneanne. “Ama siz Şubat’ta tekrar gelin diye bir istisna uyguladık bu sefer.” Datça’da yaşayan ama “Ben buralı da değilim artık, yapıştığımı sandığım koca bir şehri bıraktıktan sonra her yer bana memleket” diyen Neval Hanım’ı düşünürken, aşağıda, otobüsün bagajında, çantamda, kırılmasın diye sıkı sıkı kâğıtlara sarmalayarak denizinden kopardığım balık figürüne gidiyor aklım. Ve onun arkasındaki aslında tüm bunları özetleyebilecek olan cümleye. İşte o zaman söyleyecek söz kalmıyor geriye …dağlardan denize inmelisin… *** Not Neval Hanım artık da s/b/izlerle. Yazı dolaşımı Cevap Yeşil ördek gibi daldım göllere hikayesiBilir misiniz yeşil ördeğin hikayesini? neden türküler yazılır adına? neden "yeşil ördek gibi" dalınır göllere? Yeşil başlı gövel ördek neden uçar gider göle karşı? Yeşil ördekler aşıktır, ozanlar onlarda kendilerini görürler. Aşkı içinde taşıdıkça, duramaz olur yerinde, göçer sürekli. Bazen dayanamaz hasrete döner sevdiğine, aşığında selamını götürür, bazen gider sılaya, yeni insanlara anlatır aşkını. Yeşil ördekler tek eşlidirler, ömürlerinin sonuna kadar sevdikleri ile yaşarlar. eğer ki birisi ölürse ikisinden, diğeri başka eş seçmez kendine. Devam etmez hayatına. hani derler ya ölenle ölünmez. onlara göre durum başka. Ölürse tek sevdiği, hayatına devam etmez ördek; çıkabileceği kadar yükseğe uçar, sonra kapatır kanatlarını, düşmeye başlar göle. Muhteşem bir hızla ilerler. ölümü bekler, ölümü "ister". "Onsuz" hayatı neylesin artık? Sevdiğinin peşinden gider ölüme ve korkunç bir hızla çarpar göle. Hani su, beton etkisi var ya? Paramparça eder onu. İşte aşıkların anlattığı yeşil ördek gibi daldım göllere nin hikayesi budur. Yeşil Başlı Gövel Ördek – Bağlama-Saz Türkü Notaları admin 8 Eylül 2010 Yeşil Başlı Gövel Ördek Karacaoğlan-Kazım Birlik Yeşil Başlı Gövel Ördek Uçar Gider Göle Karşı Eğricesin Tel Tel Etmiş Açar Gider Yare Karşı Telli Turnam Sökün Gelir İnci Mercan Yükün Gelir Elvan Elvan Kokun Gelir Yar Oturmuş Yele Karşı Şahinim Var Bazlarım Var Tel Alışkın Sazlarım Var Yare Gizli Sözlerim Var Diyemiyom Ele Karşı Telli Turnam […] Yeşil başlı gövel ördek türküsü, Karacaoğlan'ın sevilen şiirlerinden biridir. Türkü formunu Kazım Birlik'in bestesi ile kazanmıştır. Bugüne kadar çok sayıda halk müziği sanatçısı tarafından söylenmiştir. Sözlerini okurken, türküyü de beğenerek dinleyeceğinizi umuyoruz. Güzel vakitler geçirmeniz dileğiyle...Yeşil başlı gövel ördekUçar, gider göle tel tel etmişDöker, gider yâre başlı gövel ördek türküsü, Kazım Birlik turnam sökün gelir,İnci mercan yükün elvan kokun gelir,Yâr oturmuş yele var bazlarım alışkın sazlarım gizli sözlerim var,Diyemiyom ele Karac'oğlan hani,Veren alır tatlı öldür beni,Yeşil bağla ala karşı. Kara toprak / Dost dost diye nicesine sarıldım türküsü de ilginizi çekebilir Okumak / dinlemek için tıklayınBu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve bu sayfayı çevrenizle paylaşmayı unutmayın. Okuryazar'ı keşfedin!Okuryazar'a üye olup, daha fazla özellikten tamamen ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Dilerseniz, kendinize köşe açabilir, anlık ileti paylaşabilir, yazılar kısmında ilgilendiğiniz konularda içerikler yazabilirsiniz.

yeşil başlı gövel ördek hikayesi