Türkçe, Dil ve Anlatım, Türk Edebiyatı ders videoları, kitap tanıtımları, roman özetleri, belli başlı yazarlar, şairler, hayat hikayeleri, edebi
hayat hanım. ahmet altan 'ın cezaevinde yazdığı romanı. kitap italyanca ve fransızca basıldı ama henüz türkçe basılmadı. yakın zamanda türkçe basılacak, merakla ve heyecanla bekliyoruz. 'geçmiş tehlikelidir değiştiremezsin, değiştiremeyince o insanın geçmişine düşman olursun, o geçmişi öldürmek istersin. ama
KalemimdenTR- T kenmeyen Bilgi Blogu. Kitapların Sesi. Blogger tarafından desteklenmektedir. Cengiz Aytmatov, (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928,SSCB - ö. 10 Haziran 2008,Almanya). Ünlü Kırgız Türk'ü edebiyatçı, gazeteci
Fulltext of "Hazâ Kitâb u Hükemâ-yı Tertîb Mu'âlece Adlı Eser Üzerine Bir Dil İncelemesi" See other formats
ÇÖPLÜK Andy Mulligan kitap özeti lazım. #kitapözeti. Cheryl. ÇÖPLÜK. Bir çöplükte neler bulacağınızı asla bilemezsiniz. Behala çöplüğünde sıradan hayatlarını yaşayan Gordo, Raphael ve Jun-Jun ya da Sıçan bir gün bir çanta bulur. Bu çanta Jose Angeliconundur. Polisler harıl harıl çantayı ararken Raphaelden
Hayattasout eşyaları kullandıkça azaltırız ama soyut olan duyguları kullandıkça arttırırız. Örneğin; kıyafetlerimiz, arabamız ve evimizin ömrü kullanıldıkça kısalır ama sevgi, vicdan, umut, saygı, korku, kin, nefret ve öfke gibi duyguları kullandıkça artmasını sağlarız. Sayfa / 89.
8DCRls0. Kitabın Adı Gençlerle Başbaşa Kitabın Yazarı Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL Kitap Hakkında Bilgi Ali Fuat Başgil, bir ilim adamı olmasına rağmen onun en çok okunan eseri "Gençlerle Baş Başa" isimli kitabı olmuştur. Yazar bu eserinde "babacan ve sevecen" bir üslup yakalamış ve gençlere öğütler vermiştir. Bu öğütler daha çok onun yaşadıkları tecrübelerden oluşmaktadır. Üslup olarak Yusuf Has Hacip ve Ali Şir Nevai gibi eski Türk bilgelerini hatırlatan Başgil, kendini milletine karşı sorumlu hissetmiş ve gençlerin iyi yetişmesi, hatalardan mümkün olduğu kadar korunması için yılların birikiminden yararlanarak böylesine güzel bir eser ortaya koymuştur. Eser 7 bölümden oluşur. Bunlar sırasıyla; Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları Muvaffak Olmanın Şartları Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri Muvaffakiyet Başarı Verimli Çalışma Çalışma Hayatının Kanunları Muvaffak Başarılı Olmanın Kanunları. Gençlerle Başbaşa'dan Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları Yetişme ve muvaffak olma yolunun genç yolcusu! Bil ki tuttuğun yolda birçok tehlikeli geçitlerin ve yol kesen düşmanların vardır. Gerçi bunlara yalnız sen değil, hayat yolunun her yolcusu rastlayabilir. Fakat bu düşmanlar, senin gibi hayatın henüz eşiğindeki tecrübesiz masumlara musallat olmayı sataşmayı çok sever. Senin bunlarla pençeleşecek ve bu düşmanları alt edecek silahın yok değildir. Elverir ki sen bu silahları kullanabilesin. Kullanmayı bilmez de bir defa alt olursan, bir daha belini kolayca doğrultamazsm. Müsaade et, et de sana, evvela yolunu bekleyen düşmanları ve rastlayacağın tehlikeleri göstereyim. 1-Muvaffakiyetin ilk düşmanı tembelliktir. Muvaffak olma yolunda senin ilk büyük düşmanın tembelliktir. Burada sana tembelliği tarif edecek değilim. Onu sen, ben, hepimiz az çok tanırız. Zira, öteden beri denilegeldiği gibi "İnsan tembel bir hayvandır." Yalnız ben sana şunu söyleyeceğim ki tembellik insan karşısına çıkıp da mertçe savaşan bir düşman değildir. Bilakis, eski peri hikâyelerindeki kahramanlar gibi şekilden şekle girecek ve bin bir hile kullanarak alt etmeye çalışan bir namerttir korkaktır. Tehlikenin büyüklüğü de buradan gelmektedir. Tembelliğin yerine, adamına ve çağına göre girmediği kalıp yoktur. Herkesin mizacına göre tavır alır ve konuşur. Dilimizde aldığı çeşitli isimler de onun bu sinsiliğini gösterir. Tembelliğin adı havaîliktir. Bir adı gevşeklik, bir adı hoppalık ve züppelik, bir adı uyuşukluk, üşengeçlik, keyfine düşkünlük, tenseverliktir. Tembellik herkesin karşısına her zaman aynı kılıkta çıkmaz. O mesleksiz aktör gibi daima rol değiştirir. Bazen samimi ve iyiliği sever bir dost tavrı alır. Bazen en meşru kanuna uygun bir mazeret kılığına girer; hasta olur, yorgun düşer ve herkesi hâline açındırır. Bazen tatlı bir dille konuşur ve gönül çeler. Onun kandırıcı bir felsefesi ve safsata ilmeklerinden örülmüş bir edebiyatı vardır. Tembelliğin kitabından sana bazı parçalar okuyayım da dinle - Adam sen de. Çalışanlar ne olmuş sanki? - Üzme kendini şu ölümlü dünyada çalışmak yıpranmaktır. - Hayat dediğin bir şanstır. - Şansın varsa, her şeyin var demektir. - Şansın yoksa kendini parçalasan da bir şey olamazsın. - Zaten suyu getiren de testiyi kıran da bir. - Sen testiyi kır, suyu başkaları getirsin de afiyetle iç. - Hem bir işin olacağı varsa sırt üstü yatsan da olur, olacağı yoksa yırtınsan da olmaz. - Hele dursun bakalım, şimdi şöyle yaslan da yarın sabah yaparsın. - Hem sana çalışmak yaramıyor; iştahın kaçıyor, neşen sönüyor. - Huy bu ya, ben bütün sene kitabı, defteri koltuğumda gezmekten; hele kütüphane köşelerinde pineklemekten hoşlanmıyorum. - İmtihanlara şöyle yirmi gün kala kafayı vurur, dersleri hazırlar ve imtihanları mis gibi geçerim. - Nedense benim yalnız imtihan üstü zihnime bir açıklık geliyor; sene içinde sanki uykudayım. - Hem de hacet lüzumu var muvaffak olanın ve olmayanın gideceği yer mezarlık değil mi? - Dünyaya insan bir defa gelir; hayattan kâm almaya zevkini çıkarmaya bak. Tembelliğin kitabında daha neler ve ne yaveler boş sözler var. Bildiğin şeylerle başını ağrıtmayayım. Yalnız şunu söyleyeyim ki eğer tembel isen ve tembelliğin uzvi bedene ait bir hastalıktan ileri gelmiyor da ruhi bir gevşeklik, uyuşuk, üşengeçlik, hoppalık ve havaîlik önemsememek şeklinde ise iradeni kullanmak suretiyle muvaffakiyetin bu düşmanını yenebilirsin. Eğer bedeni bir arızan varsa bunun ilacını hekimler bilir. 2-Muvaffakiyetin bir diğer düşmanı kötü arkadaştır. Genç dostum! Gittiğin yolda ikinci bir tehlikeli düşmanın da kötü arkadaştır. Arkadaşın kötüsü, emin ol ki bir gencin başına gelebilecek kötülüklerin en kötüsüdür. Ve her kötülük gibi o da sinsi ve maskelidir. Hem maskesini gayet maharetle ustalıkla vurunur. Dost ağzı kullanır. Seni esirger ve yardımına koşar görünür. Seni kendisine imrendirmek için yapmadığı şaklabanlık kalmaz. Tembellik senin içindedir ve sana senin ağzınla konuşur. Arkadaşın kötüsü ise sana kendi ağzını kullanır ve seni tembellikten daha çabuk kendine bağlar. Zaten tembelliğin işi asma, hoppalığa ve züppeliğe düşme şekli ekseriya kötü arkadaş telkinleri aşılamaları ile başlar. Ve zaman ile itiyat alışkanlık hâlini alarak içimizde yerleşir. Kötü arkadaşın yaman felsefesi vardır. Sana her fırsatta gerek sözleriyle ve gerek hâl ve tavrıyla telkin ve tekrar eder - Gençliğini yaşa, kardeşim, bu gençlik her zaman ele geçmez. Sana öğüt verenler vaktiyle günlerini yaşayıp da şimdi senin güzel gençliğini kıskananlardır, aldırma eğlenmeye bak. Daha neler demez ki. Arkadaşın kötüsü çalışanlardan rahatsız olur, muvaffak o lanları hiç belli etmeden kıskanır, muvaffak olmayı küçümsemek ve alaya almak suretiyle intikam alır. Seni kendine benzetmek ve kendi düştüğü çukura sürüklemek için başvuracak çare arar. Sözleri ile ve yaşayış tarzı ile manevi enerjini kırar ve sende haince bir ruhi gevşeklik yaratır. Sözün kısası, inan ki kötü arkadaş bir gencin hayatında rastlayacağı en büyük bahtı karalıktır. Hele tembellikle arkadaşın kötüsü birleşir de yakana ikisi birden yapışırsa, her biri bir ömre yeten bu iki şerir kötülük işleyen düşmandan kendini kurtarma çok güç olur. Sözlerime kulak ver; arkadaş olacağın kimsede arayacağın şartlar; çalışkanlık, dürüstlük ve iyilikseverlik olsun. Bu meziyetlerle üstün özelliklerle bezenmiş olan bir insan, diğer bütün iyi vasıfları özellikleri da haiz sahip demektir. Bunu unutma ve bu şartı bulamadığın kimse ile sakın arkadaş olma. Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları Çalışma hayatının umumî kanunları Okuyucum! Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsusu çalışma ve işleme usul ve kaideleri vardır ve bunu meslek sahipleri bilir. Bir de fizik ve fikri her nevi iş ve çalışma hayatının ve umumiyetle muvaffak olmanın, düşünen aklın ve şaşmaz kanunları hâlinde, birtakım umumi ve rasyonel akılcı düsturları ilkeleri vardır ki ben burada bunlardan benim bildiğim kadarını hülasa edeceğim Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gelen bir işi bir dersi, bir vazifeyi ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi işi de kendine yeter. Bir zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir ders, bir kitap, hatta bir fasıl üzerinde çalış. Ta ki dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam ve temiz yapamaz. Dünyaca tanınmış olan büyük İslam mütefekkiri İmam-ı Gazali'ye "İhya-i Ulûm İlimlerin Yeniden Canlandırılması adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücuda getirdiğini sormuşlar Bir zamanda yalnız bir fasıl, bir bahis, bir mesele üzerinde çalıştım, demiş. Başladığın bir işi, bir dersi, bir kitabı, bir vazifeyi yapıp bitirmeden başka bir işe, derse, kitaba ve vazifeye başlama. Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir. Bir günün işini, dersini, vazifesini bitirdikten sonra ertesi gün ne iş yapacağına karar ver. Yahut, hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel, hangi iş, ders, kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur. Bir işe başlamadan, bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lazım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Ta ki, ikide bir kalem, kâğıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın. Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve bedenî kuvvetinle kendine işe ver. Bir işe başlamadan evvel o işi, dersi, vazifeyi, kitabı en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak, nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla. Genç arkadaşım. Yukarıda sıraladığım düsturları okuyup unutasın diye değil; kulağına küpe yapasın ve ileride beni anla diye yazdım. Senden beklediğim, beni hayırla anmandır. Gençlerle Başbaşa Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili Oleh
1-YETİŞKİN EĞİTİMİ KAVRAMSAL DURUM Eğitim Öğretim-öğrenim sürecine eğitim denilebilir. Bu süreçte öğreten,öğrenen ve öğrenilen olmak üzere üç temel öğe vardır. Bu üç öğenin yanı sıra araç gereçler, programlar, yöntemler, örgüt ve yönetim gibi ikinci derecede etkili öğeler de öğretim-öğrenim sürecine etki eder. Bu ikincil öğelerle üç temel öğe arasındaki ilişkilerden ve etkileşimlerden eğitim doğar. Örgün Eğitim Kişilere istenilen davranışı kazandırmaya yönelik olan öğretim-öğrenim süreci, “okul” ortamında gerçekleştiğinde örgün eğitim adını alır. Yaygın Eğitim Kişilere istenilen davranışı kazandırmaya yönelik olan öğretim-öğrenim süreci, okul dışında gerçekleştiğinde yaygın eğitim adını almaktadır. Yetişkin Eğitimi Öğretim-öğrenim sürecine katılanların özelliklerinin, fiziksel, ruhsal ve toplumsal olarak bakıldığında, yetişkinlik olması, yani kişinin yetişkin olarak sayıldığı durumda, bu sürecine yetişkin eğitimi denmektedir. Türkiye’de yetişkin eğitimi kavramı yerine daha çok halk eğitimi kavramı kullanılır. Diğer ülkelerde ise bu kavramın yerine sürekli eğitim ya da yaşam boyu eğitim kavramlarının kullanıldığını görebiliriz. Bazen de hizmetiçi eğitim, işbaşında eğitim, çıraklık eğitimi, insan kaynağını geliştirme gibi sözcükler yetişkin eğitimi kavramı yerine kullanılır. 2-YETİŞKİN EĞİTİMİ GEREKSİNİM VE AMAÇLAR Yetişkin eğitiminin gereksinimleri şunlardır Bireysel Gereksinimler İnsancıl Gereksinimler Olgunlaşma Gereksinimi Gelişimsel ödevler Öğrenme Gereksinimi Bilgi Yenileme Gereksinimi Kurumsal Gereksinimler Toplumsal Gereksinimler Yetişkin Eğitiminden Beklentiler Yetişkin Eğitiminin Felsefi Temelleri Liberal Görüşler Liberal görüşün temelleri Socrates, Plato ve Aristotle gibi klasik Yunan Helen felsefecilerine kadar gitmektedir. Bu görüşü savunanlar, eğitimin salt “eğitim” olarak değerlendirilmemesi, eğitimin toplumsal amaçlarla toplumsal eylemlerin bir parçası olmaması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Liberal görüşün son yıllardaki temsilcileri İngiliz felsefeciler K. H. Lawson ve R. W. K. Peterson’dur. İnsancıl Hümanist Görüşler Hümanist görüşün en önemli adı Abraham Maslow’dur. Carl Rogers, Malcolm Knowles ve Me Kenzie insancıl görüşleri ağır basan yetişkin eğitimcilerdendir. Bu görüşü savunan eğitimcilere göre, eğitim, bireyin insancıl özellikleri ile doğrudan ilişkilidir. Yani, yetişkin eğitiminde öğrenilen konudan çok, öğrenen önemlidir fikrini savunmaktadırlar. İlerlemeci Görüşler İlerlemeci yetişkin eğitiminin önde gelen adları, John Dewey, Lindeman ve P. Bergevin’dir. Bu görüşü savunanlar, eğitim sürecinde, birey kadar toplum da önemlidir fikrini benimsemişlerdir. Eğitimin, bireysel gelişmeyi sağlama amacının yanı sıra, iyi bir toplum yaratma gibi bir görevi de olduğunu savunurlar. Davranışçı Görüşler Davranışçı görüşlere en çok katkısı olan bilim adamları, Ivan Pavlov, Watson, Thurndike ve Skirıer’dir. Davranışçılara göre öğretmenin işlevi, istenen davranışı sağlayacak çevreyi hazırlamaktır. Köktenci Görüşler Var olan düzene karşı çıkıp yeni bir yapı öneren köktencilerin başında Paulo Freire gelmektedir. Köktenciler, yetişkin eğitimini yeni bir toplumsal düzeni kurmak için gerekli ve önemli görürler. Aile, okul, din, siyaset ve ekonomi gibi var olan sistemleri sorgulayarak ve değiştirerek daha iyi bir toplum yaratmayı amaçlarlar. Yetişkin eğitimi ile ilgili görüşleri birleştirecek olursak, yetişkin eğitimi, örgün eğitimden ayni okul içinde alınan eğitimden yeterince yararlanamamış bireylerin, eskiyen bilgilerini yenilemeleri için ikinci bir şanstır. Bu eğitim kişiye, boş zamanlarını değerlendirme ve üretken olma özelliklerini kazandırır. Bireysel gereksinim ve amaçlarının yanı sıra, örgütsel ve toplumsal gereksinimleri de gidericidir; bireyin gelişimini ve dolayısıyla toplumsal gelişimi sağlar. Okul çağlarından sonra oldukça değişen ve gelişen teknolojiyi bireyin takip edebilmesini sağlar ve böylelikle yetişkin eğitimi, becerikli insan gücü kaynağıdır. Ayrıca bireyin bir konuda uzmanlaşmasını sağlar; kişiyi bilgilendirir, aydın, yaratıcı ve toplumun etkin bir üyesi yapar. Yetişkin eğitimi bireylere, sadece yaşamlarını sürdürebilecek nitelikte okuma-yazma ve hesap yapma bilgisi ile gelir getirici bilgi ve beceri vermemeli; bunların yanında, kişilere aile ve toplumun sorumlu bir üyesi olarak, olumlu tutum ve davranışlar kazandırabilmelidir. 3-YETİŞKİN EĞİTİMİ YETİŞKİNLERDE ÖĞRENME Öğrenme kuramları şunlardır Davranışçı Görüşler Bu görüşü savunan bilim adamları, eğitimin amacının kişilere istenilen davranışı kazandırmak olduğunu söylerler. – Bütünlükçü Geştaltçı Görüşler Bu görüşe göre, eğitimde önemli olan kişinin olayı kavrayabilmesidir. Bu da ancak, olayın bütün olarak kavranmasıyla gerçekleşir. Bilişsel Görüşler Bilişsel görüşe göre öğrenme, sadece bilgi kazanma değildir, öğrenenin yeni bilgi edinmesi, bunu bilgi düzeyine eklemesi ve bilgi durumunun yeni olayın isteklerine uygun olup olmadığını denemesiyle ilgili bilişsel bir süreçtir. İnsancıl Hümanist Görüşler Bu görüşü savunanlar, kişinin bireysel özelliklerine önem verirler. Eğitim, kişinin kendini gerçekleştirmesini sağlar demektedirler. Öğrenme, bilgi ve beceri kazanma, davranış değişikliği ve dış uyarıcıya yanıttır. Bu süreçte kişi öncelikle duyu organları vasıtasıyla bilgiler alır. Yani ilk aşama bu beş duyudan en az birini uyarmaktır. İkinci aşamada ise uyarıcıya yanıt vermek gerekir. Uyaran, çevrede gerçekleşen bir değişikliktir, karşılık ise bu değişikliğe uyum sağlama girişimidir. Kişi bu değişikliğe ne kadar iyi uyum sağlar ve davranış değişikliğini gerçekleştirirse öğrenme olmuş demektir. Yetişkinlerde öğrenme de bundan pek farklı değildir. Öğrenme daha çok bireysel bir olaydır. Kişi öğrenmeye istekli ve hazırsa öğrenme gerçekleşir. Bütün görüşlerin odak noktası yetişkinlerin, eğitim sürecinde neler öğrenebildiğidir. Öğrenme İsteği ve öğrenme gereksinimi olduğunda, öğrenim sürecinde kendilerinde başarı ve güven duygularının geliştiğini anladıklarında yetişkinler de başarıyla öğrenir. Yetişkinlerde öğrenme hızı, örgün eğitim alanlara göre azalabilir, ancak onların zengin yaşantı birikimleri yani tecrübeleri ve bu tecrübelerini yeni öğrenim ortamında kullanabilmeleri bu olumsuzluğu da gidermektedir. Ayrıca yetişkinlere, yetişkin olarak davranıldığı; eğitim ve öğretim yerine öğrenmeye ağırlık verildiği; öğrenme olayında duygusal ve zeka öğelerinin iç içe olduğunun unutulmadığı; öğrenmenin küme grup içinde gerçekleşmesine çalışıldığı; öğrenme etkinliğinin yetişkinin yaşantılarıyla ilgili olabildiği ve benzeri ortamlarda yetişkinlerde öğrenme çok daha etkin bir biçimde gerçekleşmektedir. Öğrenme süreciyle ilgili araştırmaların sonuçlarına göre, aşağıda belirtilen sekiz ilkenin eğitsel uygulamalarda göz önüne alınması gerektiği savunulmaktadır. *Yetişkinin öğrenmeye hazır oluşu daha önceki öğrenim birikimine bağlıdır. *Gerçekçi güdülenme daha geniş kapsamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlar. *Öğrenme sürecinde ödüle dayalı pekiştireçler daha etkilidir. *Öğrenmeyi artırmak için bilgiler belirli bir düzende sunulmalıdır. *Özellikle beceri geliştirmeye dayalı öğrenim, aralıklarla sürdürülen yinelemelerle artar. *Anlamlı ödevler ve gereçler diğerlerine göre daha kolay öğrenilip daha uzun süre anımsanır. *Etken katılım öğrenmeyi artırır. *Çevresel öğeler ısı, ışık, gürültü, kalabalık ortamlar öğrenmeyi etkiler. 4-YETİŞKİN EĞİTİMİ YÖNTEM, ARAÇ VE GEREÇLER Öğretim-öğrenim yöntemleri şunlardır *Bireysel Öğretim Yöntemleri *Küme Yöntemleri *Kitlesel Öğretim Yöntemleri Eğitsel araç ve gereçler şunlardır *Yazılı Araç Gereçler *İşitsel Araç Gereçler *Görsel Araç Gereçler *Görsel-işitsel Araç Gereçler Eğitimin, katılanlara kazandırmak istediği bazı amaçlar vardır. Öğretim yöntemi, kişinin bu amaçlar doğrultusunda eğitilebilmesi için eğitsel etkinliğin içeriğini, araç gereç dahil her türlü kaynak kullanarak kişiye öğretici ile öğrenci arasında iletişim kurarak sunma yoludur. Bu sunuş, öğretici ile öğrenci arasında birebir ilişkiye dayandığında bireysel yöntem, öğreten ile bir çok öğrenci ilişkisine ve etkileşimine bağlı olduğunda küme yöntemi ve öğretici ile kitlelerin İletişimine dayandığında da kitlesel yöntemlerle olur. Bireysel, küme ve kitle yöntemlerinin nasıl yapıldığına bağlı olarak bu üç sınıflama içinde pek çok alt yöntemler kimileri bu bağlamda teknik sözcüğünü yeğlemektedirler ~de vardır. Örneğin, çıraklık eğitimi bireysel öğretim yönteminin, toplu çalışım küme yönteminin ve açık öğretim kitle eğitimi yönteminin birer alt yöntemleridir. Kullanılacak yöntem, öğretenin yönteme yatkınlığına, eğitsel etkinliğin biçimine ve içeriğine, etkinliğin amacına, katılanların sayıları ile özelliklerine, zaman etkenine, parasal ve fiziksel kaynaklara bağlı olarak seçilir. Öğretimin/öğrenimin daha etken olması için, etkinliğin amacına uygun eğitsel araç gereçler kullanılır. Öğretim ortamlarında kullanılan araç gereçlerin başında gazete, dergi ve kitap gibi yazılı olan; telefon, teyp, plak ve radyo gibi işitsel olan; karatahta ve duvar haritaları gibi görsel olan; film ve TV gibi hem görsel hem de işitsel olan araç gereçler daha çok kullanılmaktadır. 5-YETİŞKİN EĞİTİMİ YETİŞKİN EĞİTİMCİ ve GÖREVLERİ Yetişkin eğitimcinin görevi alışılmış “öğretmenlik” görevinden ayrı nitelikler taşır. Yetişkin eğitimci, yetişkinin değişen öğrenme gereksinimlerini giderebilecek ve yetişkinlerin öğrenmelerine yardımcı olabilecek nitelikler yanında halkla ilişkiler ve program geliştirme gibi becerilere de sahip olması gereken kimsedir. Yetişkin eğitiminde, ücretli olarak çalışanların yanında gönüllü olarak çalışanlar; yetişkin eğitiminde öğrenim görmüş olanlar; örgün eğitimci olarak yetişmiş olanlar; tam zamanlı ya da yarı zamanlı çalışanlarla herhangi bir alanda uzman olduğu için yetişkin eğitiminde çalışanlar da bulunmaktadır. Yetişkin eğitimci, çok değişik görevleri sürdürmek ve çok değişik özelliklerdeki yetişkinlerle çalışma durumunda olduğundan,özel nitelikleri olması gereken kimsedir. Öğreticilikten yöneticiliğe kadar hangi düzeyde çalışırsa çalışsın, eğitimciliğinin herhangi bir döneminde program geliştirme sorumluluğu da yüklenebilir. Program geliştirme genelde gereksinim belirleme, amaç belirleme, program tasarlama, program uygulama ve program değerlendirme aşamalarını içerir. 6-YETİŞKİN EĞİTİMİ TARİHSEL GELİŞİM Yetişkin eğitiminin gelişmesinde kimi toplumsal olayların önemli etkileri vardır. 1800’lerin ortalarında gerçekleştirilen sanayi .devrimi sonrasında İngiltere ve ABD başta olmak üzere pek çok ülkede yetişkin eğitimine önem verildiği ve uygulamaların artığı görülmektedir. İkinci önemli olay, I. Dünya Savaşının 1914-1918 hemen sonrasında yetişkin eğitimi’ konusunda İngiltere’de yayımlanan “1919 Raporu”dur. Bu rapor, yetişkin eğitiminin düşünsel ve uygulama düzeylerinde gelişmesine ve de yetişkin eğitiminin bir bilim olarak benimsenmesinde öncülük etmiştir. Üçüncü önemli olay ABD’de 1926 yılında Yetişkin Eğitimciler Derneği’nin kurulmasıdır. Dördüncü olay ise yetişkin eğitiminde akademik çalışmaların başlatılması ve giderek yaygınlaşmasıdır. Örneğin, ABD’de yetişkin eğitiminde verilen doktora derecesi sayıları 1936-1961 yılları arasında 323’ten 1962-1977 yılları arasında 1700’e çıkmıştır. Bir başka dönüm noktası da II. Dünya Savaşı 1939-1945 ve bu savaşın sonuçlarıdır. Savaş sonrasında birçok ülke bağımsızlığına kavuşmuştur. Geri kalmış ülkelerin kalkınma çabaları, UNESCO’nun 1949 yılında başlattığı toplantılar ve kimi kuruluşların katkıları yetişkin eğitiminin yaygınlaşıp benimsenmesinde yararlı sonuçlar doğurmuştur. 7-TÜRKİYE’DE YETİŞKİN EĞİTİMİ TARİHSEL GELİŞİM Ülkemizde yetişkin eğitiminde öncülüğü okuryazarlığın yaygınlaştırılması çabalarının aldığı görülmektedir. Okur-yazarlık Öğretimi sırasında Osmanlılar döneminde dini bilgiler ve Cumhuriyet döneminde ise ulusal birliği sağlamaya çalışmak önem kazanmıştır. 1928 Harf Devrimi, 1960’ta 27 Mayıs ve 1980’de 12 Eylül olayları bu tür okuma-yazma çabalarını hızlandırmıştır. Yine de hala okur-yazar olmayan milyonlarca yetişkin vardır. Kadınlar ve kırsal yörelerde yaşayanlar arasında okur-yazar olmayanların oranı daha yüksektir. Yetişkin eğitimiyle ilgili ilk örgüt,1926 yılında kabul edilen MEB yasasıyla, Halk Terbiyesi Şubesi olarak kurulmuş kısa zamanda kapanan bu birim 1950lerin başında Halk Eğitimi Bürosu adı artında yeniden oluşturulmuştur. Bu birim 1960 yılında genel müdürlük düzeyine getirilmiştir. Bu genel müdürlük birkaç değişim geçirerek 1983 yılında Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne dönüştürülmüştür. Son yıllarda ilki 1947 yılında açılan Pratik Kız Sanat Okulları, 1956 yılında açılan Halk Eğitim Merkezleri ve 1977 yılında açılan Çıraklık Eğitimi Merkezleri, Türkiye’nin çeşitli yörelerinde yüz binlerce yetişkine hizmet verme aşamasına gelmiştir. 1973 yılında kabul edilen Milli Eğitim Temel Kanunu’nun eğitim sistemimizin örgün ve yaygın eğitimin alt sistemlerinde oluştuğunu belirtmesi ve yetişkin eğitimiyle ilgili etkinliklerin eşgüdümünü MEB’in sorumluluğuna bırakması, yetişkin eğitimi açısından bir dönüm noktasıdır. Son yıllarda gençlerde ve yetişkinlerde gözlenen bir beceri kazanma ve iş bulma isteklerindeki artışlar yetişkin eğitiminin gelişmesinde bir itici güç olmaktadır. 8-TÜRKİYE’DE YETİŞKİN EĞİTİMİ YASAL VE KURUMSAL DURUM MEB’e bağlı Çıraklık ve Yaygın Eğitimi Genel Müdürlüğü, Halk Eğitimi Merkezleri, Çıraklık Eğitimi Merkezleri, Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri, Mesleki ve Teknik Açıköğretim Okulu gibi kurumlarda en etkin kuruluştur. Pratik Kız Sanat Okulları ve Olgunlaşma Enstitüleri ile Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Endüstri Pratik Sanat Oku!u ile Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Akşam okulları ile hem bu genel müdürlükler hem de MEB’deki diğer genel müdürlükler yetişkinlere hizmet sunmaktadırlar. Hemen her resmi kuruluşta ve pek çok özel işletmede çalışanların hizmetiçi eğitimi söz konusudur. Ayrıca pek çok Bakanlık, özel ve tüzel kuruluşlar, gönüllü kuruluşlar, dernek ve sendika gibi kuruluşlar da yetişkin eğitimi sayılabilecek etkinliklerde bulunmaktadırlar. 9-TÜRKİYE’DE YETİŞKİN EĞİTİMİ ETKİNLİKLER VE KATILIM Yaygın eğitim alanında en etkin kuruluş MEB ve bu bakanlığa bağlı olan Çıraklık ve Yaygın Eğitim Gene! Müdürlüğü’dür. Bu müdürlük Halk Eğitimi Merkezleri, Çıraklık Eğitimi Merkezleri ve Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri ile yetişkin kesime eğitsel hizmetler sunmaktadır. MEB’in diğer genel müdürlüklerine bağlı olarak çalışan Pratik Kız Sanat Okulları» Olgunlaşma Enstitüleri, Endüstri Pratik Sanat Okulları ve Akşam Okulları da onbinlerce yetişkine hizmet vermektedir. MEB’e bağlı Hizmetiçi Eğitim Dairesinde diğer bakanlıklarda resmi/özel iş yerlerinde ve gönüllü kuruluşlarda da istatistiklere yansımayan çalışanların hizmetiçi eğitimlerine yönelik uygulamalarla zaman zaman da kurum dışı kimselere yönelik eğitsel etkinlikler yürütülmektedir. Özel kurumlar içinde özel dersanelerin ve özel kurs yerlerinin açtıkları kurslara katılanların sayılarının yüz binleri geçtiği görülmektedir. 10-TÜRKİYE’DE YETİŞKİN EĞİTİMİ SORUNLAR, GELECEK VE ÖNERİLER MEB bünyesinde bir Yetişkin Eğitimi Danışma Kurulu oluşturulmalıdır. Talim ve Terbiye kurulu yeniden yapılandırılmalıdır. MEB’de çalışanların bilgi ve becerilerine önem verilmelidir. Bilgi üretebilecek süreçlere işlerlik kazandırılmalıdır. HEM müdürlerine daha çok yetki verilmelidir. HEM’de yetişkinlere rehberlik hizmetleri sunulmalıdır. Bütçeden yaygın eğitime daha çok pay ayrılmalı, merkezlerde çalışanların emeklerini karşılayabilecek ödeme yollan bulunmalıdır. Kurslar, dar gelirlilere ücretsiz ve ekonomik gücü yeterli olanlara da bir bedel karşılığı verilmelidir. Yetişkin eğitimi alanında gönüllü olarak çalışma uygulaması geliştirilip yaygınlaştırılmalıdır. Merkezlerde ücretli olarak çalışan başarılı eğitimciler açık ise ve açık öğretim programlarıyla örgün eğitimlerini tamamlamalı, ayrıca düzenlenecek hizmetiçi eğitim programları ile yetişkin eğitimi konusunda bilgilendirilmeli; yetenekli olanlar kadroya alınmalıdır. doğru ve sürekli olarak yayınlanmalı, veri toplamayla üretilemeyecek bilgiler için yapılacak araştırmalara destek verilmeli, üretilen bilgiler yayımlanmalı ve ilgililerin kullanımına açık olmalıdır. MEB üniversitelerle işbirliği yaparak yetişkin eğitimci yetiştirilmesini desteklemeli, yetişkin eğitimci olarak çalışanların da hizmetiçi eğitimlerini sağlamalı, yetişkin eğitiminde lisans/yüksek lisans düzeyinde öğrenim görmüş olanların bakanlıkta görevlendirilmesine özen göstermelidir. Yetişkin eğitiminde hangi kesime öncelik verileceğine ve ne amaçla hizmet götürüleceğine karar verilmelidir. Yaygın eğitim uygulamalarında yetişkinin, kendini tanımasına, geçimini sağlamasına, topluma yararlı ve katılımcı bir vatandaş olmasına, toplumsal birlik içinde gelişmesine, demokratik tutum ve değerler kazanmasına önem verilmelidir. Hizmetlerde öncelik örgün eğitimden yeterince yararlanamamış olanlara okuyamaz-yazamazlara, kırsal bölgelerde ve gecekondularda yaşayanlara, evli kadınlara, özürlülere, yaşlılara… verilmelidir. Yetişkin eğitimi veren okul ve kursların ve bu okul ve kurslara katılanların sayısının giderek artmasına karşın, hizmetler geliştikçe kimi sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Yetişkin eğitimi konusunda kavram karmaşasından yetersiz kaynaklara, bürokratik yapıdan kaynaklanan gecikmeden, eğitim öğretim sürecine kadar pek çok konuda sorunlar vardır. Yetişkin eğitimci yetiştirilmesi konusunda olduğu gibi kimi sorunlar MEB’in doğrudan sorumlu olduğu ancak üzerinde pek durmadığı sorunlardandır. Gereksinimi en çok olan kesim yetişkin eğitimi etkinliklerinden en az düzeyde yararlanması gibi sorunlar da işin doğasından kaynaklanmakta ve diğer ülkelerde de gözlemlenen sorunlardır. İnsanlar giderek öğrenme etkinliklerine daha çok katılıyor. Eğitsel hizmetler yayılıyor. Bilgiler eskiyor. Yeni bilgi ve becerileri öğrenmek gerekiyor. İnsan hakları daha geniş kesimlerce benimseniyor. Kısaca değinilen tüm bu gelişmeler yetişkin eğitiminin gelecekte yaşamımızın önemli bir parçası olacağını göstermektedir. Bu gelişmelere hazır olmak için önce MEB’in sonra da tüm ilgili kuruluşların harekete geçmesi gerekmektedir.
Kitap Özeti “Geliştirdiğim integratif bütüncül sağlık yaklaşımı Türk halkının genetik hafızasına yani fıtratına uygun. Çünkü onun hem bedensel hem de duygusal ihtiyaçlarını dikkate yeni’ yaklaşımda önce negatiflerden kurtulun diyorum. Yılların biriktirdiği toksinlerden, fazla kilolardan, yalan yanlış reçetelerden… Manevi boşluklardan, küskünlüklerden, dargınlıklardan, stres kaynaklarından, sevgisizlikten… Ve sonra bu toprakların güzellikleriyle, pozitiflikleriyle doldurun diyorum hayatınızı. Yani kötülükleri iyiliklerle kovun! Barışın, huzura odaklanın, inanın. Doğru beslenin, doğru takviyeleri alın. Güzelliğinize önem getirdiği bilgelikle’ sizler için seçtim, yanlışları ayıkladım, ince işçilik yaptım. Ortaya, sağlıklı yaşam, kaliteli yaşlanma ve koruyucu hekimlikle ilgili bir başucu kitabı çıktı. Hayatı kaliteli uzatmanın kitabı. Genç yaşlı, kadın erkek herkesin yararlanacağı bütünsel sağlık kılavuzu. Acele etmeden sindire sindire okursanız, yeni bir hayatın ipuçlarını bulacaksınız. Yaşasın hayat’ diyeceksiniz.”Prof. Dr. Osman MüftüoğluKimileri uzun yaşamak deyince, yapay uzuvları, kendi kendini tamir eden organları, nanoteknolojik tıp mucizelerini, farmakoloji harikası’ gençlik haplarını anlıyor. Modern tıbbın gelişen teşhis ve tedavi yöntemlerine, en yeni görüntüleme cihazlarına atıfta bulunuyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun bunlarla fazla işi yok!Ona göre hayatı uzatmak demek, kendiniz kalarak, tabiatla uyum içinde, teknolojiye bağımlı olmadan uzun yaşamak demek. Şifayı ve iyileşmeyi bu topraklarda, bu toprakların genetik mirasında aramak demek. Eşinle, dostunla, komşularınla, arkadaşlarınla ve sevdiklerinle birlikte güzel’ yaşlanmak demek. İnsan gibi, insanın hak ettiği gibi kaliteli bir hayat yaşayıp, kaliteli bir yaşlılık sürmek demek. Gerekli tedbirleri zamanında alarak, kendi kendine yetebilen, aklı yerinde, hareket kabiliyeti iyi, ilaç bağımlısı olmayan ihtiyar delikanlılar’, süper babaanneler’ olmak demek. Hastalıklara karşı doğal korunma kalkanları oluşturup koruyucu sağlığa önem vermek Müftüoğlu uzun bir aradan sonra çıkan yeni kitabı Hayatı Uzatmanın Sırları’nda işte bunları anlatıyor. Geliştirdiği integratif bütüncül sağlık yaklaşımıyla her hastanın önce insan’ olduğunu hatırlatıyor. İnsanı formüllere hapseden sisteme, kişiyi hastalıktan ibaret gören kimi doktorlara inat; şefkatli bir dokunuşun, sevgi dolu bir paylaşmanın, gülen gözlerle hastanın gözünün içine bakmanın, hastanın elini samimiyetle tutmanın önemini insanı merkeze alan şefkatli’ bir yaklaşımı hayata geçirmeye çalışıyor. Müftüoğlu İntegratif Sağlık Yaklaşımı, üç ayrı bütünselliği içinde barındırıyor. Müftüoğlu’na göre modern ve geleneksel tıp integratif. İnsan vücudundaki hücreler, organlar ve sistemler integratif. Ve son olarak beden ve ruh integratif. Yani insan beden ve ruhuyla bir bütün. Bu tanımıyla uyguladığı model, Türk halkı için en uygun olanı. Çünkü insanların hem maddi-bedensel hem de manevi-ruhsal ihtiyaçlarını karşılamaya Müftüoğlu’na göre şifa, Himalayalar’daki mistik ritüellerde, Uzakdoğu’nun mucize bitkilerinde, Afrika’nın her derde deva meyvelerinde değil. Uzakta değil, bu topraklarda… Yanı başımızdaki doğal yiyeceklerde, Belgrad Ormanı’ndaki tempolu yürüyüşte, o güzelim akşamüstü güneşinde, belki üst komşunuzun bir bakışında, belki annenizin duasında… Ve elbette bilimde, kanıta dayalı bilimde, bilimi doğru yorumlamada… Bilgileri doğru analiz edip, doğruyu yanlış ayırt etmede ve tüm bunları bütünsel bir sistematik içinde Müftüoğlu, kendi geliştirdiği yaklaşımla Türk insanının hayatını uzatan bir duayen…İnsan sağlığına bütüncül bakış getiren önemli bir tecrübe… Sağlıktaki en güvenilir otoritelerden biri. Ünlülerin hayatını teslim ettiği bir otorite… Bir sağlık bilgesi, kimilerine göre Türkiye’nin sağlık gurusu… Hastalarının çeşitliliği sanatçı, politikacı, gazeteci, iş adamı vs itibariyle müthiş zengin bir deneyim havuzuna sahip, bu yüzden bütünsel sağlığın Uzatmanın Sırları Müftüoğlu İntegratif Sağlık Yaklaşımı’nın detaylarını anlatan bir kitap. Hayatı kaliteli uzatmanın sırlarını, kaliteli yaşamın Müftüoğlu süzgecinden geçmiş reçetelerini, hastalanmadan yaşamanın formüllerini veriyor. En yeni, en bilimsel bilgilerin yer aldığı hayatı uzatma kılavuzu bu. İthal değil, Türk insanının ruhuna ve fıtratına uygun, kolay uygulanabilir reçeteler bunlar. Sansasyonel değil akılcı… Kutsal kitaplarda tevhid’ olarak adlandırılan birlenme, bütünlenme’ halinin sağlıktaki Müftüoğlu İntegratif Bütüncül Sağlık Yaklaşımı nedir?10 adımda kaliteli yaşam ve hayatı uzatma sanatıdır. Kendin kalarak, hastalıklardan uzak, sağlıklı yaşlanma sanatıdır. İşte o 10 adım1. Sağlık kontrollerini düzenli olarak Genetik mirasına uygun bir hayat Gereksiz yere ilaç Modern/bilimsel tıbba inan ama geleneksel ve doğal tedavilerden de Negatif duygulardan kurtul, affet, barış, sarıl, dokun, paylaş, sev ve sevil. Maneviyata ve huzura Bedenini ve ruhunu toksinlerden arındır, fazlalıklardan kurtul, Fazla kilolarını ver, sağlıklı bir kilo aralığında kalmaya gayret Doğru ve sağlıklı beslen, düzenli ve aktif bir hayat Vücudunu vitamin ve minerallerle takviye İç ve dış güzelliği eşit önemse. Mutluluğun an, huzurun zaman olduğunu unutma, öncelikle huzura bunlar çok basit, herkesin rahatlıkla uygulayabileceği bize uygun reçeteler… Kolay, uygulanabilir, bilimsel, etkileri kanıtlanmış, sonuç veren doğru reçeteler. Hayatı Uzatmanın Sırları her evde mutlaka olması gereken bir başucu kitabı. Yaşlı, genç herkes Bölümleri• ÖNSÖZ HAYATI UZATMAK NE DEMEK?• GİRİŞ 100 YIL YAŞAMAK MÜMKÜN MÜ?• BİRİNCİ BÖLÜM MANEVİ DÜNYANI ZENGİNLEŞTİR!• İKİNCİ BÖLÜM RUHUNDAKİ VE BEDENİNDEKİ TOKSİNLERDEN ARIN!• ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FAZLA KİLOLARDAN KURTUL!• DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DOĞRU VE SAĞLIKLI BESLEN!• BEŞİNCİ BÖLÜM VÜCUDUNU TAKVİYE ET!• ALTINCI BÖLÜM CİLT GÜZELLİĞİNE ÖNEM VER!• YEDİNCİ BÖLÜM MÜFTÜOĞLU İNTEGRATİF SAĞLIK YAKLAŞIMININ ÖZETİ• SON SÖZ PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN KENDİ’ SIRLARI!KİM, NE DEDİ?Sağlık insan gövdesinin işleyişinden ibaret değil, ekolojik dengeyle, iç huzurumuzla, sosyal paylaşımlarımızla bir bütün teşkil ediyor. Dr. Osman Müftüoğlu tıbba bütüncül yaklaşımıyla işte bize bunu öğretti. Sağlık konusunu yazılarıyla, kitaplarıyla, programlarıyla toplumumuzun gündemine, bilincimize, evlerimizin içine taşıyarak Türkiye’nin aile doktoru Hayat yaklaşımı, hastalıktan ziyade sağlığımızı korumaya vurgu yaparak, eğiterek, bilgilendirerek, özendirerek, sağlığı öğrenmek istediğimiz, konuşarak paylaştığımız sosyal bir konu haline getirdi. Sağlık dostumuz GöleOsman Müftüoğlu, “Yiyin” dedi yedik. “Yemeyin” dedi yemedik. “Dikkat!” dedi dikildik, “Rahat” dedi rahatladık. “Bu vitamin!” dedi yuttuk. “Biriktirmeyin” dedi unuttuk. “Yürüyün” dedi yorulduk. Ama en çok da “Gülün” dedi… Güldük. Çünkü ne olursa olsun Yaşasın Hayat!Nil KaraibrahimgilTürkiye, Osman Müftüoğlu’ndan çok şey öğrendi.“Koruyucu hekimlik” kavramı Osman Hoca’yla birlikte anlam kazandı neredeyse. Ve biz de bugüne kadar nasıl kereviz sapı gibi yaşadığımızı öğreniverdik…Evet gülmesini bilmeyen dükkân açmasın tamam da, sağlıklı bir gülümseme için Osman Hoca’dan ve kitaplarından daha çok faydalanmak gerekiyor MüjdeSayın Osman Müftüoğlu, farklı ve dostça yaklaşımıyla beni fazlasıyla etkilerken hayatımda yepyeni bir başlangıç yapmama neden oldu. Artık hayatın daha çok beden, akıl ve ruh örgütlenmesi mükemmel işleyen bir insanın daha mutlu ve huzurlu olabileceğini biliyorum ve sayın hocamın tavsiyelerini aksatmadan yaşlanma yolunda bize rehberlik eden Sayın Osman Müftüoğlu’na teşekkür ediyorum. Ben artık yaşlanmaktan kitap, yaşı 50’nin üzerindeki herkes için hayati önem taşıyor. Çünkü hayatı ıskalamaya az kala, buna en fazla ihtiyacı olanlara, hayati kararlar vermeyi kolaylaştıran olağanüstü değerli bilgilerle KoruOsman Müftüoğlu bizim hayatımıza hükmediyor!O, inandırıcı anlatımıyla bize yalnız sağlığımızı kazandırdığını söylemez. Daha güzel, daha çekici, daha baştan çıkarıcı, daha yakışıklı olacağımızı da ima eder. Böylece bizi en zayıf yerimizden vurarak dediklerini yaptırır. Hem güzel bir kitap okuyacaksınız hem de fazla kilolardan daha ne Hızlan“Bir insanı sadece fizik beden olarak algılamaya kalkarsanız işin içinden çıkamazsınız. Ruh ve beden bütündür. Ve tıp, henüz, kitaba dökülmese de doğanın büyük aklının halk arasında mucize olarak adlandırılan sıra dışı çözümlemelerine bu yüzden şaşırmaz.”Ancak insana gerçekten değer verenlerin kurabileceği bu cümle bana hayatımı geri verdi. Zor teslim olanların, kıymetini daha iyi bildiği bir iç huzuruyla yeniden başlamak…Sayın Hocam. Bana bir kez daha iyi geldiğiniz için tekrar teşekkür Aksuİnsan vücudu sadece organlarımızdan ibaret bir kütle aynı zamanda ruhumuzu taşıyan ikisinin iyi bakımına da insanın ihtiyacı ikisi de en büyük saygıyı hak mutluluk dediğimiz şey de ancak bu harmoni üzerine inşa Müftüoğlu, bize bu harmoniyi nasıl inşa edebileceğimizi tababetin klasik sınırlarını aşan bir hayat koçluğu, bir yaşam guruluğu da ÖzkökProf. Dr. Osman Müftüoğlu, fiziksel ve ruhsat sağlığımızı bu elverişsiz yaşam ve çevre koşullarının sarmalından kurtarıp hastalıklara karşı nasıl dirençli hale getireceğimizi, tıpkı kişiliği gibi, Anadolu’nun binlerce yıllık kültüründen damıtılmış alçakgönüllü bir bilgelikle bizlere tembih ederken, benim ve benim gibi pek çok insanın da taraf olacağı bir misyonun öncüsü oldu. Müftüoğlu’nun üstlendiği bu misyon, sanatın ve bilimin özellikle de tıp ilminin popülerleşerek neredeyse sadece tüketime ve daha çok kâr etmeye endeksli neoliberal bir küresel ekonomik sistemin cazibesine kapılıp gittiği günümüz dünyasında daha da önem Işık Bu kitabı 1192 kişi görüntüledi.
Hayat Bir Şanstır Ürün stokta bulunmamaktadır. Sayfa Sayısı88 Yayın TarihiTemmuz 2016 Ebat13,5 × 21 cm ISBN9786059742252 Hayat Bir Şanstır - Kitap Açıklaması Ankara Nasreddin Hoca Ortaokulu öğrencilerinin kitapla ilgili görüşleri ilginizi çekebilirKitap su gibi akıp gidiyor. Bilmediğim bir sürü kelime yaşadıklarına üzüldüm ama dünyada Cem hoca gibi iyi insanlar olduğunu bildiğim için de kitap sayesinde ihtiyacı olan çocuklara daha çok yardım etmeye karar verdim. Melda Eryılmaz 7-CBu kitaptan her şeye karşı güçlü durmayı öğrendim. Sayfaları merakla basılınca haber verirsiniz değil mi Gözde Kılıçer 5-BKeşke hiç bitmeseydi dedim. Hem üzüldüm hem 100 üzerinden 95 veriyorum Reyhan Aleyna Dadak 6-AKitap çok akıcı, bir anda insanlara karşı önyargılı olmamayı kitabı herkese izler gibi içine alıyor. Ayçanur Özdamar 6-B
hayat bir şanstır kitap özeti