Merhababen Patates, LoL izlemeyi seviyorsan bu kanal tam sana göre! Kanalımızda Maç özetleri ve LoL Seçmeler adlı 2 seri yayınlanmaktadır.Detaylı bilgi için 30'lu Yaşlarda, herkes kadar sıradan ve herkes kadar sıradışı..Kafası her zaman dolu, yapılacaklar listesi asla sonlanmayan, odaklanma sorunu yaşayan , soğukkanlı görünüşünün altında patlamaya hazır bir yığın duygusu olan..Kendisinin de anlamadığı bir şekilde öfkelenmeyi ''rahatlatıcı'' bulan hatta seven.. İnsanın yüzü ne zaman çatlar? – Bilmece. By Onurkan Sancak on 28 Mayıs 2021 Öfke baldan tatlıdır. / Öfke ile kalkan zararla oturur. İşleyen demir ışıldar. / İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur. Fazla mal göz çıkarmaz. / Azı karar çoğu zarar. İnsanın kıymetini insan bilir. / İnsanoğlu çiğ süt emmiş. Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al. / Beş parmağın beşi birbirine benzemez. Allahbizi çirkin değil tam yerli yerinde yaratmıştır. Ayrıca vücut her zaman yaşlanır bunun yaş ile alakası yok.Güneş (UVA/UVB/UVC) ışınlar, diğer dış etkenler vs. bizi kırıştırır.Bakım ürünleri (nemlendirici, güneş koruyucu) kullanılmalıdır.Bana kalırsa bunlar daha 5-6 yaşında başlanmalıdır.Diğer Duyuyorum içimde yüzü düşmüş umudumun. Derdim büyük ama başım da dikVe kesiklerin hepsi kuruyor. Acıtır ve ilacını da verir. Zaman ezelden böyle akıyor. Delip geçmez, öylece durur, damarımı bulur. İçimde köşk var, ona kurulur. Yine de yaranamam. Bi' fırlatsam kederimi göğe. Düşer eski yerine göğsüme oturur. cjteOa. Haberler > Türk Tarihinin İlk Yazılı Vesikası Orhun Kitabelerinden Öğüt Dolu 12 Alıntı - 1109 Orhun Yazıtları, tarihimizin en değerli eserlerinden birisidir. 750'li yıllarda dikildiği tahmin edilen bu anıtlar, maalesef asırlar boyunca bulundukları yerde doğaya terk edilmişti. Yazıtlar kısa bir süre önce müzeye alınarak kapalı bir alanda muhafaza edilmeye başlanmıştır. Anıtlar hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse bunlardan Kül Tigin yazıtı, 732 yılında abisi Bilge Kağan tarafından kardeşi Kül Tigin'in vefatı anısına diktirilmiştir. Bilge Kağan Yazıtı ise 734'te vefatından bir yıl sonra, oğlu Tengri Kağan tarafından babasının anısına diktirilmiştir. Tonyukuk yazıtı ise bu iki anıtın bulunduğu yerden çok daha uzaktadır. Tonyukuk, Bilge ve Kül Tigin'in babalarına da vezirlik yapmış tecrübeli bir devlet adamıydı. Bu sebeple onun yazdırdıkları da çok çevirileri için Muharrem Ergin ve Talat Tekin hocalarımızın eserlerinden faydalandık. Hocalarımızı rahmetle anarak, bize bu eserleri bıraktıkları için sonsuz teşekkür ediyoruz. 1. Kül Tigin Yazıtı Güney Yüzü Türk hakanı Ötüken dağlarında oturur ise ülkede hiçbir sıkıntı olmaz. Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim denize pek az kala durdum; güneyde Dokuz Ersin'e kadar ordu sevk ettim, Tibet'e pek az kala durdum; batıda İnci Irmağı Seyhun geçerek Demir Kapı'ya kadar ordu sevk ettim; kuzeyde Yir Bayırku topraklarına kadar ordu sevk ettim; bunca diyara kadar orduları yürüttüm ve anladım ki Ötüken dağlarından daha iyi bir yer asla yok imiş. 2. Kül Tigin Yazıtı Doğu Yüzü Devletin dağılış sebepleri şu şekilde anlatılıyor 'Akılsız hakanlar tahta oturmuş şüphesiz, kötü hakanlar tahta oturmuş şüphesiz. Kumandanları da akılsız imişler şüphesiz, kötü imişler şüphesiz. Beyleri, halkı itaatkar olmadığı için, Çin halkı hilekar ve sahtekar olduğu için, beylerle halkı karşılıklı kışkırttığı için, Türk halkı kurduğu devleti elden çıkarıvermiş.' 3. Kültigin Yazıtı Kuzey Yüzü Kül Tigin'in ölümü üzerine Bilge Kağan'ın söyledikleri 'Kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim yas tuttum. Gören gözlerim görmez gibi, eren aklım ermez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zaman tanrısı buyurunca insan oğlu hep ölümlü yaratılmış. Öyle düşündüm. Gözümden yaş gelse engel olarak, gönülden feryat gelse geri çevirerek yas tuttum. Çok yas tuttum. 4. Bilge Kağan Yazıtı Kuzey Yüzü Çin halkının sözleri tatlı, ipekli kumaşları yumuşak imiş. Tatlı sözlerle, yumuşak ipekli kumaşlarla kandırıp uzak halkları öylece yaklaştırırlar imiş. Tatlı sözlerine, ipekli kumaşlarına aldatıp Türk halk, çok sayıda öldün ! Türk halkı, mutlak öleceksin ! Güneyde Çuğay dağlarına Töğültün ovasına yerleşeyim dersen, Türk halkı mutlak öleceksin ! 5. Bilge Kağan Yazıtı Kuzey Yüzü Türk halkı ! aksisin acıkırsan doyacağını düşünmezsin, bir doyarsan acıkacağını düşünmezsin. Öyle olduğun için besleyip doyurmuş olan hakanlarının sözlerini almadan her yere gittin, oralarda hep mahvoldun tükendin. Her ne sözüm varsa ebedi taşa hakkettim. Ona bakarak öğrenin. 6. Bilge Kağan Yazıtı Doğu Yüzü İkinci Göktürk Hakanlığının kuruluşu şu şekilde anlatılmış 'Türk Tanrısı ve kutsal yer, su şöyle yapmışlar şüphesiz ki Türk halkı yok olmasın diye, halk olsun diye, babam İlteriş Hakanı, annem İlbilge Hatun'u göğün tepesinde tutup yukarı kaldırdılar şüphesiz. Babam 17 erle baş kaldırmış. 'baş kaldırıyor' diye haber alıp şehirdekiler dağa çıkmış, dağdakiler şehre inmiş, derlenip toplanıp 70 kişi olmuşlar. Tanrı güç verdiği için babamın askerleri kurt gibi imiş, düşmanları koyun gibi imiş. Doğuya ve batıya sefer edip derlemiş toplanmış. Hepsi 700 kişi olmuşlar. 7. Bilge Kağan Yazıtı Doğu Yüzü Bilge Kağan babasının seferlerini anlatıyor 'Tanrı öyle buyurduğu için, devletliyi devletsiz bırakmış, hakanlıyı hakansız bırakmış, düşmanları bağımlı kılmış, dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiş. Babam hakan, öylece devleti yasaları koyup vefat etmiş. Babam hakan vefat ettiğinde ben sekiz yaşımda Oğuz beyleri, halkı işitin ! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, Türk halkı senin devletini, yasalarını kim yıkıp bozabilir idi? 8. Bilge Kağan Yazıtı Doğu Yüzü Babamızın, amcamızın kazandığı halkın adı sanı yok olmasın diye Türk halkı için gece uyumadım, gündüz oturmadım; kardeşim Kül Tigin ile iki şad ile ölesiye yitesiye çalıştım, çabaladım. Halkı besleyip doyurayım diye kuzeyde Oğuz halkına doğru, doğuda Kıtay, Tatabı halklarına doğru güneyde de Çin'e doğru 12 sefer ettim, savaştım. Ondan sonra Tanrı öyle buyurduğu için, bahtım, talihim olduğu için, ölecek halkı diriltip doyurdum. Çıplak halkı giyimli kıldım, fakir halkı zengin kıldım, az halkı çok kıldım, güçlü devleti olandan, güçlü hakanı olandan daha iyi kıldım. 9. Tonyukuk Yazıtı Doğu Yüzü Bilge Tonyukuk ben kendim Çin ilindi kılındım. Türk milleti Çine tabi idi. Türk milleti hanını bulmayıp Çinden ayrıldı, hanlandı. Hanını bırakıp Çine tekrar teslim oldu. Tanrı şöyle demiştir Han verdim, hanını bırakıp teslim oldun. 10. Tonyukuk Yazıtı Doğu Yüzü Çin kağanı düşmanımız idi. On Ok kağanı düşmanımız idi. Fazla olarak Kırgızın kuvvetli kağanı düşmanımız oldu. O üç kağan akıl akıla verip Altun ormanı üstünde buluşalım demiş. Şöyle akıl akıla vermişler ''Doğuda Türk kağanına karşı ordu sevk edelim. Ona karşı ordu sevk etmezsek, ne zaman bir şey olsa o bizi ne zaman bir şey olsa öldürecektir. Her üçümüz buluşup ordu sevk edelim, tamamen yok edelim'' demiş. 11. Tonyukuk Yazıtı Güney Yüzü Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk. Milletin boğazı tok idi. Düşmanımız etrafta ocak gibi idi, biz ateş gibi idik. İltiriş Kağan bilici olduğu için, cesur olduğu için, Çine karşı on yedi defa savaştı, Kıtaya karşı yedi defa savaştı, Oğuza karşı beş defa savaştı. Onlarda müşaviri, yine bizzat ben idim. 12. Tonyukuk Yazıtı İkinci Taş Doğu Cephesi İlteriş Kağan kazanmasa, ve ben kendim kazanmasam, il de millet de yok olacaktı. Kazandığı için, ve kendim kazandığım için il de il oldu, millet de millet oldu. Kendim ihtiyar oldum, kocadım. Herhangi bir yerdeki kağanlı millette böylesi var olsa, ne sıkıntısı mevcut olacakmış ? Türk Bilge Kağanı ilinde yazdırdım. Ben Bilge Tonyukuk. YARARLANILAN ESERLER Talat Tekin, Orhon Kitabeleri, TDK, Ankara Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Hisar Ahmet Taşağıl, Göktürkler I-II-III, TDK, İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1997 Kalabalık bir iş yemeğinde aniden gelen krizi, onu apar topar hastaneye götürüşlerini, kalp krizi geçirdiğini, ölmek üzere olduğunu düşünüp çok korktuğunu ama doktorların yaptıkları onca incelemenin bir sonuç vermediğini, hastalığına bir türlü teşhis koyamadıklarını uzun uzun anlatmıştı. Onu muayene eden doktorlara hafiften sitemliydi. O kadar incelemeye, tetkike, değerlendirmeye rağmen bir türlü teşhis koyamadıklarından yakınırken canının bu konuya çok sıkıldığı her halinden yandan bunun bir panik atak olduğunu hissediyor, bir yandan da ona hemen Sizde panik atak var’ dememden korkuyor, bu hastalığı kendine bir türlü konduramıyor, yakıştıramıyor, âdeta bundan de olsa o ünlü bir işadamıydı. Aklını, yeteneklerini, çalışkanlığını, becerikliliğini tüm ülke biliyordu. Böyle birinde panik atak ne gezerdi! Hem bütün bunlar psikolojik olsa kendi bunu durdurmaz mıydı?Daha önce hiçbir ruhsal sorunu olmamış, sağlık kontrollerini rutin olarak yaptırmıştı. O sıralar hayatında her zamankinden daha fazla stres yaratacak bir şey de yoktu. Zaten olsa da alışkındı böyle şeylerle başa çıkmaya. Güveniyordu kendine.“Ne güzel...” dedim. “İnsanın kendine güvenmesi, bu kadar çalışkan ve başarılı olması gerçekten güzel...”Bu sözlerim hoşuna gitti. Ancak hemen ardından “Panik atak, işte tam da böyle insanları sever” diyerek hastalığı ona anlatmaya başladım. Önce hafifçe asılan ve gerginleşen yüzü, zamanla yerini hafif bir teslimiyete, sonrasında ise meraka ve çözüm arayışına bıraktı...Panik atak, son derece yaygın bir hastalıktır, diyerek devam ettim sözlerime... Bir gün, aniden hepimizin kapısını çalabilir ve iradeyle, akılla durdurulamaz.*** Bu hastalık tıp tarihinde oldukça yenidir yani yaşadığımız çağın koşullarına bir tepki olarak da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Özellikle metropollerde, yoğun stres altında hayatını sürdürmek, bu karmaşık dünyada kendine bir yer edinmek, ayakta kalabilmek için ciddi bir mücadele vermek zorunda kalan insanlarda daha sık görülmesi, bu düşünceyi doğrular sonra yapılan tetkiklerin normal çıkması bu atağı geçiren kişileri ikna etmediği gibi çoğu zaman biraz da kızdırır. Onu ölümle burun buruna getiren bu krizin mutlaka önemli bir fizyolojik nedeni olmalıdır. Bir şeyin yok diyorlarsa hastalığın ne olduğunu onlar da anlayamamıştır. Bu düşünceyle başka hastanelere, başka doktorlara gitmeye HAYATIN MERKEZİNE OTURURİlk ataktan sonra psikiyatriye başvuran hasta oranı maalesef çok düşüktür ve bu sürede ataklar gelmeye devam eder. Her atak hastayı biraz daha korkutur ve endişelerini arttırır. Artık bu ataklar kişinin hayatının merkezine oturmuştur. Hastalıktan başka bir şey düşünemez olur. İşinden ve hayatındaki diğer alışkanlıklarından yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar. Hastalık zaten tam da bunun için hastalığın en önemli belirtisi yoğun bir ölüm korkusu ya da kişinin aklını kaybedeceği korkusudur. Bir anda tansiyon yükselir, kalbi daha hızlı atmaya başlar, nefes alış-verişleri sıklaşır, yüzü kızarır, terler, eli ayağı titrer, vücut kasları kasılır ve daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmadığından kişi bunu neye yoracağını bilemez. Korku hali arttıkça bu kişiler ölüyorum galiba diyerek hemen acil servislere bu kriz ve hissedilen bu korku uzun sürmez. Bunu, tavana hızla atılan bir topa benzetebiliriz. Top tavana doğru yükseldikçe korkuyla birlikte bütün belirtiler artar. Top tavana çarptığı an artık durum tahammül edilmez olur. Ancak o pik noktadan sonra top aynı hızla yere düşerken belirtiler de aynı hızla azalmaya sırasında hızla yükselen tansiyon, böbreklerin hızla devreye girmesiyle düşer ve kişi tuvalete gitme ihtiyacı hisseder. Bu ihtiyacın başlaması, krizin geçmekte olduğunun habercisidir. Arkasından bağırsaklarda hareket başlar, hatta ani gelişen ishaller bile gidildiğinde muhtemelen kriz bitmek üzeredir. Yapılan tetkiklerde tansiyon ve nabız normalden biraz daha yüksektir ancak bunun dışında kişide herhangi bir bedensel bozukluk YÜZ YÜZE GELMEKBütün bu belirtiler herhangi bir nedenle ölümle yüz yüze gelen insanlarda görülen belirtilerle aynıdır, yani ikisi de yoğun korku belirtileridir. Yangın, deprem, terör saldırısı, ağır trafik kazaları gibi insanı gerçekten ölümle burun buruna getiren durumlarda, beden ölümle savaşmak amacıyla tüm otomatik sistemleri normalden çok daha hızlı çalıştırarak kişinin hayatta kalmasını sağlamaya gayret eder. Ancak panik atakta kişi herhangi bir tehdit altında olmadığı halde beden yersiz ve yanlış bir tepki şöyle bir örnekle anlatabiliriz; büyük binalarda üzeri camlı yangın düğmeleri vardır. Yaramaz bir çocuk, yangın olmadığı halde düğmenin üzerindeki camı kırıp yangın düğmesine bastığında bir anda ortalık nasıl birbirine girerse, panik atakta da aynen böyle olur. Aslında beden tehdit altında değildir yani yangın yoktur ama o yaramaz çocuğun yerine bu sefer de ruhsal mekanizmalardaki bir sorun o düğmeye DAHA SIK GÖRÜLÜYORBu hastalık, çalışkan, becerikli, fedakâr, sosyal ilişkilerinde başarılı, bir koltuğunda pek çok karpuz taşıyabilen, sorumluluk almaktan korkmayan, kapasitesi yüksek insanlarda biraz daha sık görülür çünkü bu kişiler hayatla göze göz, dişe diş mücadele eder ve risk almaktan, yorulmaktan, çalışıp çabalamaktan hiç çekinmezler. Cesur bir savaşçı gibi hayatla kıyasıya savaşırken zaman zaman hissettikleri korku, kaygı, çaresizlik, başarısızlık endişeleri, öfke gibi duygularla sırtlandıkları ağır sorumlulukların altında ezilirken bu duygulara genelde geçit vermez, onları hep bastırır ve yok sayarlar. Ne kadar yorulduklarını, yıprandıklarını düşünmez, kendilerini korumayı bu hastalık bir anlamda kişiyi kendinden korumaya çalışır. İnsanı o kadar korkutur, neredeyse ölmek üzere olduğuna o kadar inandırır ki, kişi mecburen bir adım geri çekilir ve onu çok yoran sorumluluklarına bir süre ara verir. Böylece de hastalık amacına ulaşmış ve kişiyi bir süre de olsa istirahate almış, dikkatini dış dünyadan kendine GÜRÜLTÜPanik atak insanı öldürmez ve kalıcı bir hasar yapmaz, yani aslında kuru gürültüdür ama kişiyi her seferinde çok korkutmayı başarır. Stres bütün hastalıkların en önemli tetikleyicisidir. Stres altında kimi insanda panik atak oluşurken kiminde depresyon, kiminde kalp hastalıkları, kiminde sindirim sistemi veya bağışıklık sistemi bozuklukları erken başlaması diğer hastalıklarda olduğu gibi panik atakta da çok önemlidir. Uzun süre bu hastalıkla yaşayan kişilerde, hastalık hayatın bir parçası haline gelir ve tedavi tedavileri genelde nöbeti durdurur ya da hafifletirler ama kesin tedavi mutlaka psikoterapiden geçer. Terapilerde hastanın nasıl bir atak geçirdiğini, bunun aslında bedenine bir zarar vermediğini, onun tek amacının kişiye yoğun bir korku duygusu yaşatarak hayatın içinde hissedip sonra da zihninin derinliklerine gömdüğü duyguların bir isyanı, dışarı çıkmak için buldukları bir yol olduğunu iyi anlatmak bunları sessizce dinledi Ali Bey, ardından tekrar anlatmaya başladı. Ama bu sefer hastalığı reddetmiyor, bu atağın nedenlerini hayatında arıyor, bana sorular soruyor, hastalıktan bir an önce kurtulmanın yollarını yandan aldığı ilaçlar, bir yandan terapiler derken kısa sürede durdu ataklar. Konuyu öyle çok araştırdı, öyle çok bilgi sahibi oldu ki, artık çevresinde benzer şikâyetleri olanlara yardımcı buna benzer krizler geçiriyorsanız, hastalık size yerleşmeden, bir an önce ruh sağlığı profesyonellerine başvurmalısınız. SEVGİYLE KALINSizler de bana drgbudayicioglu adresinden yazabilirsiniz. Haftaya görüşmek dileğiyle hoşça kalın, sevgiyle kalın. Emekleme ve oturma gibi motor becerileri bu süreçte anne-babaların en yakından takip ettikleri aşamalardandır. Bu basit hareketler bir bebeğin vücudunu tanıyarak, onu gerektiği gibi kullanabilmeye başlamasının ilk işaretleridir. Bu tür başarıların gecikmesi ise bazen büyük bir kaygı nedeni olsa da ebeveynler çoğu zaman endişelenecek bir durum olmadığı bilmelidirler. Çünkü ilk emekleme ve oturma her bebek için değişik zamanlarda ebeveyn bebeğinin sorunsuz bir şekilde gelişimini tamamlamasını ve sıra dışı durumları erkenden fark edebilmeyi ister. Bu nedenle bir bebeğin her hareketi ebeveynleri tarafından çok yakından takip edilir ve bazı küçük başarılar çoğu zaman büyük bir heyecanla karşılanır. Emekleme ve oturma gibi motor becerileri bu süreçte anne-babaların en yakından takip ettikleri aşamalardandır. Bu basit hareketler bir bebeğin vücudunu tanıyarak, onu gerektiği gibi kullanabilmeye başlamasının ilk işaretleridir. Bu tür başarıların gecikmesi ise bazen büyük bir kaygı nedeni olsa da ebeveynler çoğu zaman endişelenecek bir durum olmadığı bilmelidirler. Çünkü ilk emekleme ve oturma her bebek için değişik zamanlarda gözlemlenebilir. Dünya Sağlık Örgütü WHO’nün yaptığı bir araştırmaya göre, bebekler ortalama 8 aylıkken tam olarak emeklemeye başlamaktadırlar. Burada verilen sayı, tabii ki ortalama bir yaştır ve kesinlikle her bebek için geçerli olması beklenemez. Emekleme motor becerisinin kazanımı için gerekli gelişim bazı bebeklerde daha erken, bazı bebeklerde ise daha geç gözlemlenebilir. İlk emekleme bazı bebeklerde çok belirginken, bazılarında ise tam olarak dört ayak üzerinde bile olmayabilir. Doktorunuz ile iletişim halinde olduğunuz ve bebeğiniz ile ilgilenmeye devam ettiğiniz sürece panik yapmayı gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Sabırlı olmanız ve bebeğiniz için doğru anın gelmesini beklemeniz gerekmektedir. Bebekler En Erken Ne Zaman Emekler? Bir bebek ortalama olarak 8 aylıkken emeklemeye başlar. Bu yaş bazı bebeklerde 6 aya kadar inebilir. Her bebeğin gelişim hızı, çeşitli faktörlere bağlı olarak değiştiği için farklılıklar görülmesi normaldir. Araştırmalara göre, İngilizcede “Tummy Time” olarak adlandırılan, “karnının üstünde geçirdiği zaman” şeklinde çevirebileceğimiz aktivite zamanları emekleme yaşını daha geriye çekmektedir. Fakat yine de 6 aydan öncesi bir bebeğin emeklemesini beklemek için çok erken bir yaştır. Bebekler En Geç Ne Zaman Emekler? Bebeklerin emekleme yaşı 11 aylık olana kadar uzayabilir. Bu tamamen normal bir durumdur. Bebeklerin vücut yapısı, kilosu, aktifliği, karnının üzerinde geçirdiği zaman gibi kriterler ile diğer genetik ve çevresel faktörler bir bebeğin emeklemesini geciktirebilir. Çocuğunuzun emeklemesinin gecikmesi durumunda, eğer diğer her şey normal gidiyorsa korkmanız gereken bir durum yoktur. Zira bazı bebekler, emekleme aşamasını tamamen atlayıp doğrudan ilk adımlarını atarak anne-babalarını şaşırtabilirler. Down Sendromlu Bebekler Ne Zaman Emekler? Emekleme, yürüme, oturma ve konuşma gibi aşamaları, Down Sendromlu bebekler de diğer bebekler gibi tek tek yaşar. Aralarındaki fark ise onların bu evrelere ulaşmalarının daha uzun bir zaman almasıdır. Down Sendromlu bebeklerinin dört ayakları üzerindeki ilk hareketlerini heyecanla bekleyen anne-babalar; ortalama olarak belirtilen 8 aylık süreci görmezden gelmeliler ve Down Sendromlu bebeklerin daha sonraki dönemde emekleyebileceğini, bu gecikmenin de normal olduğunu bilmelidirler. Down sendromlu bir bebek emeklemeye 18 aylık olana kadar başlamayabilir. Bu süre tabi ki bebekten bebeğe değişiklik gösterse de Down Sendromlu bir bebeğe sahip anne-babaların akıllarının bir köşesinde bulunması gerekmektedir. Bebekler Ne Zaman Oturur? Bebeklerin oturması onların başarısı kadar ebeveynleri için de heyecan verici ve işleri kolaylaştırıcı bir etkendir. Oturan bebeklerin motor becerileri ortaya çıkmaya başlamış demektir ve artık etraflarını değişik bir açıdan görmeye başlarlar. Aileleri için ise mama zamanları çok daha kolaylaşır. 6 aylık bir bebeğin oturmaya başlaması sıra dışı bir durum olmamakla birlikte genel olarak bebekler, 7 ile 9 ay arasında artık tamamen kendi başlarına oturabilmeyi öğrenirler. Bebekler Ne Zaman Destekli Oturur? Bebeğinizin başını tutmaya başlamasından itibaren yavaş yavaş ona oturmayı öğretmeye başlayabilirsiniz. Tabii ki onu ilk başlarda çok zorlamamanız ve acele etmemeniz gerekmektedir. Bebekler 4 aylıkken ilk kez destekli oturmaya başlayabilirler. Bu oturma sırasında, ilk başlarda sizin yardımınıza fazlasıyla ihtiyaç duyarlar. Onları ellerinizle desteklemeniz veya etrafına yastık koyarak destekli bir ortam sağlamanız uygun olabilir. Bazı bebekler ilk kez oturmaya başladıklarında bu desteği kendi ellerini kullanarak da sağlayabilmektedir. Fakat kesinlikle bebeğinizin oturması için acele bir tavır sergilememeli, onun motor becerilerinin doğal bir şekilde gelişmesini beklemelisiniz. Bebekler Ne Zaman Desteksiz Oturur? Bir bebeğin desteksiz oturması gelişim sürecinde büyük bir yol aldığının ve iskelet yapısının artık vücudunu iyi desteklediğinin kanıtıdır. Kendi başlarına oturabilmeleri, mamalarını rahatça yiyebilmeleri ve etrafları ile ilgilenip oyun oynayabilmeleri bu küçük insanlar için oldukça büyük bir başarıdır. Bu başarıya kavuşma yaşı ise ortalama 7 aydır. Bir bebek 7 aylıkken artık kendi başına, desteksiz oturmaya başlayabilir. Fakat her durumda olduğu gibi bu durumda da dikkatli olmanız ve gereksiz kaygılara kapılmamanız gereklidir. Zira bazı bebeklerde bu süre 9 aya kadar çıkabilir ve bu tamamen normaldir. Bebekler Oto Koltuğuna Ne Zaman Oturur? Anne-babaların bebekleri ile yolculuk etmeleri gerektiğinde akıllara gelen ilk şey güvenliktir. Bir bebeğin otomobil yolculuğunun doğası gereği oluşan sarsıntılardan veya kaza gibi sıra dışı bir durumdan en iyi şekilde korunması gerekir. Bu yüzden bebeklerin araç içerisinde bir oto koltuğunda yaş ve kilolarına uygun şekilde oturuyor olması çok önemlidir. 1 yaşına basana kadar tüm bebekler, yüzü arka tarafa bakacak şekilde yerleştirilmiş oto koltuğunda oturabilirler. Bunun yanında 0-10 kilogram arası ağırlıktaki bebekler daha kemik ve kas gelişimini tam olarak tamamlamış sayılmadığı için oto koltuğu içinde yatar pozisyonda durmalıdırlar. Bebeğiniz 12 ayı doldurduktan ve yeterli gelişimi tamamladıktan sonra oto koltuğunu ön tarafa bakacak şekilde yerleştirebilirsiniz. Oto koltuğu 7 yaşına kadar kullanılabildiği gibi çocuğunuzun yaşına ve kilosuna göre uygun olarak seçilmiş olması gereklidir. Bebekler ne zaman oturtulur? 4. ayda çoğu bebeğin fiziksel gelişimi destekle oturabileceği bir seviyeye ulaşmış, gerekli kasları kuvvetlenmiş olur. Bu ayda bebek arkasına ve yanlarına destek koyarak oturabilir. Desteksiz oturma ise 6 ve 8. aylar arasında Feb 2020Bebeklerin oturması için ne yapılmalı?Bebeğinizi güvenli bir yere oturduktan sonra sırtına bir minder ile destekleyin. Elinizi çektiğiniz an oturmaya devam edebilir. Bu dönemde gözünüz sürekli bebeğinizin üstünde olmalı. Kısa zaman sonra bebeğinizin artık desteksiz bir şekilde oturduğunu sandalyesi ne zaman?Bebeğinizin 6-7 aylıkken kullanmaya başlayabileceği mama sandalyesi, 36. ayına dek kendisine eşlik edebilir. Bebeğiniz için artık dik bir biçimde oturabildiği ve aynı zamanda ek gıdalara geçiş süreci olarak da tanımlanan bir süreçtir bu. Mama sandalyesine en yaygın başlama zamanı 10'uncu aylık bebek oturabilir mi?Bebeklerde oturma aşaması en erken 4. Ayda başlarken 9. Aya kadar devam edebilmektedir. … Bebeklerin oturabilmeleri için kaslarının güçlenmiş olması, boyun bölgesini tutabilmesi ve otururken dengesini sağlayabilmesi Aylık bebek kucakta oturur mu?Oturma, ayakta durma, emekleme ve yürüme gibi aktiviteler bebeğin büyük motor gelişimi içerisinde değerlendirilmektedir. … Bebekler ancak 4. ayda kucakta destekli oturmaya başlayabilir. 4. aya kadar bebeği zorlayıcı herhangi bir hareket yapılması oturmaya hazır olduğunu nasıl anlarım?İşte artık bebeğiniz kendini kaldırmaya ve öne doğru eğmeye başladıysa aslında oturmaya hazırdır. Ama genellikle baş kontrolünü sağladıktan sonra oturma pozisyonuna geçebilir. Bebeğinizi yatar pozisyonda iken ellerinden tutup çektiğinizde baş kontrolü olup olmaması oturma becerisini oturmaya hazır olduğu nasıl anlaşılır?Oturmaya Hazırlanma Yüzüstü pozisyondayken başını kaldırıp size bakması, yatarken ayaklarıyla tekme hareketleri yapması bile onun kaslarının geliştiğine işarettir. … Bebek oturma egzersizleri ile karın ve boyun kaslarının güçlenmesi çok aylık bebek mama sandalyesine oturabilir mi?BEBEKLER MAMA SANDALYESİNE NE ZAMAN OTURUR? Bebekler ilk altı ay anne sütü ile beslendiğinden mama sandalyesine ihtiyaçları yoktur. Ancak sonra ek gıdaya geçildiği için bebekler mama sandalyesine bu zamanlarda oturabilir. Bebekler Ne Zaman Oturur?Bebeklerin Oturmaya Geçiş Aşamaları Nelerdir?Bebeğimizin Oturmasına Nasıl Yardımcı Olabiliriz?Bebeğinize Egzersiz Yaptırmalısınız!Egzersiz Sırasında Nelere Dikkat Edilmelidir?Beslenmesine Dikkat Etmelisiniz!Büyüme Kontrolü Yapmalısınız!Endişe Etmemizi Gerektiren Durumlar Nelerdir? Çocuk sahibi olmadan önce pek çok sorunun cevabını araştırır ve bilinçli bir şekilde kendinizi bu mükemmel canlının gelişine hazırlarsınız. Bebeğiniz doğduğunda ve gün be gün büyüdüğünde ise bu sorulara hep yenileri eklenir. Bunlardan bir tanesi de “Bebekler ne zaman oturur?” sorusudur. Sizler için bu sorunun cevaplarını ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalıştık. Bebekler Ne Zaman Oturur? Bir bebeğin ilk aylarında yaptığı nesneleri yakalama, emme, sıçrama, ellerini ayaklarını oynatma gibi davranışlar istem dışı, diğer bir tabirle refleks davranışlardır. Yavrunuz hem kendini korumak hem de çevresini tanımak için bu hareketleri yapmaktadır. Büyüdükçe de yeni doğan reflekslerinin yerini, ayına uygun diğer refleksler ve isteyerek yaptığı oturma ve yürüme gibi hareketler alır. Bebekler ne zaman oturmaya başlar sorusunun cevabı ise çocuğun gelişimine göre değişiklikler gösterebilir. Ancak oturma eyleminin belirli ay aralıklarında gerçekleşmesi beklenir. Çocuklar doğduğunda beyni ile vücudu arasında bağlantı kuramadıkları için bilinçsiz hareket ederler. Hareketlerinin bilinçli hale gelmesi 3-4 ayı bulabilir. Bu sürecin sonunda sırasıyla önce kafalarını, daha sonra da gövde ve bacaklarını istedikleri yönde hareket ettirmeye başlarlar. Uzmanlar ise bebeklerin 6-7 ay civarlarında oturmaları gerektiğini söylemektedirler. Bebeklerin Oturmaya Geçiş Aşamaları Nelerdir? Çocuğunuzun her geçen gün hızlıca büyüdüğünü ve farklı beceriler geliştirdiğini izlemek heyecan verici, bir o kadar da şaşkınlık yaratan bir deneyimdir. En hızlı geliştiği dönemlerden biri de 0-1 yaş arasıdır. Yaşamını kolaylaştıracak, özgürlüğü için gerekli oturma eylemini de bu dönemde öğrenmektedir. Bebekler kaç aylıkken oturmaya başlar diye kendi kendimize sorduğumuzda, öncelikli olarak yapmamız gereken bebeğimizin hazır olduğundan emin olmaktır. Aşağıda aylarına göre oturma sürecine geçiş aşamaları sıralanmıştır 1. Ay Bu ayda çocuğunuz sadece sırt üstü ve yüz üstü yatar pozisyonda kalabilir. Başında ve vücudunda istekli hareketlenme gözlenmez. 2. Ay Özellikle ayın sonuna doğru, yüz üstü yatarken başını kısa süreliğine kaldırabilir ve sağa sola çevirebilir. 3. Ay Karnının üstünde yatarken dirseklerinden ve kollarından destek alarak gövdesini kısa süreliğine kaldırabilir. Yan yatarken kendini çevirmeye başlar. 4. Ay Özellikle baş, boyun ve sırt kasları kuvvetlenir. Artık vücudunu döndürmeye başlar ve kafasını daha uzun süre dik tutmayı başarır. 5. Ay Bebeğiniz kendini istediği yöne rahatlıkla döndürebilir. Yatağında yerini değiştirir. Karnının üstündeyken bacaklarını ve kollarını kullanarak ileriye hareket edebilir. Kucağınızda ve diğer yerlerde kenarlarından desteklendiğinde kısa süreli oturmaya başlayabilir. 6-7 Ay Bu aylarda yavrunuz artık desteksiz olarak oturmaya hazırdır ve boyun kaslarının gelişmesiyle birlikte başını kolaylıkla dik tutabilir. Oturabilme evresine gelen bebek, çevresini daha rahat gördüğü için bu durum onu çok mutlu eder. 8-9 Ay Otururken sağa sola hareket edip sallanabilir. Yatarken ve emeklerken kendi başına oturur duruma gelebilir ya da ayaktayken tekrar oturabilir. Anne ve babaların unutmaması gereken bir diğer konu da her bebeğin bu aşamaları farklı zamanlarda geçebildiğidir. Bazı bebekler erken dönemde oturma becerilerini geliştirirken, bazılarının desteksiz oturması 9. ayını bulabilmektedir. Yukarıda verilen zamanlar ortalama değerleri göstermektedir. Bebekler kaç aylıkken oturmaya başlar sorusunun cevabı, özellikle de kalıtımsal sebepler ve miniklerin hazır bulunuşluklarıyla değişkenlik göstermektedir.. Bebeğimizin Oturmasına Nasıl Yardımcı Olabiliriz? Doğduğunda küçücük olan yavrunuz kendi başına hareket edemezken hızlı bir şekilde büyüyerek; başını kaldırmaya, oturmaya, emeklemeye ve yürümeye başlar. İleride doğru duruş şekillerine ve sağlam bir kemik yapısına sahip olabilmesi için ebeveynler olarak bizlerin de çocuğumuzu desteklemesi gerekiyor. Bu gibi konular, bizim sağladığımız destekle birlikte miniklerin daha kolay atlatabileceği süreçler haline gelir. Bebeğinize Egzersiz Yaptırmalısınız! Yapılan araştırmalar, itibaren yaptırılan egzersizlerin onların bedensel ve zihinsel gelişimlerine olumlu katkılar sağladığını göstermiştir. İlk aylarda çoğunlukla masaj yapılması daha uygundur. 3-4. aylarından sonra aşağıdaki basit egzersizlerle kaslarının güçlenmesine ve oturma yeteneğini kazanmasına yardımcı olabiliriz. El bileklerinden tutarak kollarını sağa sola ve yukarı kaldırma. Sırt üstü yatan bebeğinizin ayak bileklerini kavrayıp önce tek tek daha sonra iki bacağını birlikte karnına doğru ittirme. Bacaklarının ikisini birlikte dairesel hareketlerle çevirme Karnının üstünde yatan bebeğinizin yüzü size dönük olacak şekilde karşısına geçip, ona seslenerek ya da bir oyuncak göstererek kafasını kaldırmasını sağlama. Ellerinden tutarak yavaşça beline kadar kalkacak şekilde kendinize doğru çekme. Bu hareketleri bebeğinize her yaptırdığınızda onun daha da güçlendiğini, artık kendi başına kalkmaya çalıştığını fark edeceksiniz. Bebekler ne zaman oturmaya başlar sorusunun cevabı, yavrunuzun yardım almadan yaptığı hareketlerinde saklıdır. Bu davranışları gözlemlemeye başladığınızda destekli oturma çalışmalarına başlayabilirsiniz. Egzersiz Sırasında Nelere Dikkat Edilmelidir? Yapılan egzersizlerin yararlı olması ve sağlık problemlerine neden olmaması için dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallara uyulduğunda yaptığınız jimnastik saatleri hem sizin hem de çocuğunuz için çok eğlenceli geçecektir. Hareketlerin yapıldığı zemine yumuşak kaymayan bir örtü serilmelidir. Miniğinizi terletmeyen rahat bir kıyafet seçilmelidir. Oda çok sıcak olmamalıdır. Basit ve onu zorlamayan hareketler seçilmelidir. Gün içerisinde 5’er dakikalık sürelerde birkaç kere tekrarlanmalıdır. Daha rahatlatıcı bir etki bırakacağı için banyo ve uyku öncesinde yaptırılmalıdır. Beslenmesine Dikkat Etmelisiniz! Yaşamın ilk yıllarını kapsayan süt çocukluğu dönemi, büyüme ve gelişme açısından çok hızlı ilerleyen bir süreçtir. Bu dönem, bebeğinizin yaşamını sürdürmesi için gerekli olan oturma ve yürüme gibi büyük motor hareketlerini öğrendiği zaman dilimidir. Dolayısıyla dengeli ve yeterli beslenme konusu da büyüme, iskelet sistemlerinin gelişmesi açısından büyük bir önem arz etmektedir. Bilindiği gibi ilk 6 ayda sadece mucizevi bir besin olan anne sütü ile beslemek yeterli olmaktadır. Ancak anne sütünün yetmediği durumlarda ve 6. aydan sonra doktorunuzun önerdiği ek besinlerle de yavrunuzun gelişimini destekleyebilirsiniz. Diyetisyen Beyza Uyan’ın kaleme aldığı bebek 0-6 aylık bebek beslenmesi ve 6 aylık bebek beslenmesi konulu yazılarımı okuyabilirsiniz. Aşağıdaki bağlantıları tıklayın. Büyüme Kontrolü Yapmalısınız! Büyüme, vücut ağırlığının yaşına uygun olarak artması anlamına gelirken, gelişme ise organların motor ve bilişsel becerileri yapabilmesi anlamına gelir. Her çocuğun gelişme hızı farklıdır ve birçok etmene bağlı olarak değişkenlik gösterir. Önemli olan aylık kontrollerin yapılarak yeterli büyüme ve gelişmenin sağlandığının saptanmasıdır. Oturma davranışının öğrenilmesi de gerekli büyüme ve gelişme düzeyinin yakalanmış olmasına bağlıdır. Sağlık merkezlerinde düzenli olarak yaptırılacak muayenelerle bebeğinizin yeterli düzeyde gelişim sağlayıp sağlamadığını gözlemleyebilirsiniz. Gerekli kontrolleri yaptırmanız, miniğinizde gelişimsel bir eksiklik varsa erken teşhisle birlikte tedavi sürecini de kolaylaştırır. Endişe Etmemizi Gerektiren Durumlar Nelerdir? Çocuklar zaman zaman gelişim süreçleri içerisinde bazı sebeplerle gelişim geriliği yaşayabilirler. Gelişim geriliği ile birlikte oturma gibi bazı yetenekleri kazanmada da geç kalırlar. “Bebekler kaç aylıkken oturtulur, yürütmeye başlamalı mıyım?” soruları ile birlikte gelişme geriliği problemi de karşımıza çıkabilmektedir. Bu durumun sebebi biyolojik olabileceği gibi çevresel faktörlerden de kaynaklanabilir. 3-4 aylık olan bebeğiniz başını kısa bir süre de olsa dik tutamıyorsa, itibaren desteksiz oturamıyor ve dengesini sağlayamıyorsa, Oturma pozisyonunda ağlıyorsa ve canının yandığını hissediyorsanız, mutlaka bir uzmandan yardım almanız gerekir. Ebeveynler zaman zaman kendi çocuklarını büyüme ve gelişme açısından diğerleriyle karşılaştırabilirler. Bazı konularda geri kalması, bebeğinizin öğrenemeyeceği ya da bir sorunu olduğu anlamına gelmez. Aile büyüklerinin, omurgası eğrilir düşüncesiyle 7 aydan önce oturtma çalışmalarını başlatmamaları da geç öğrenmeye sebep olabilir. Bebekler kaç aylıkken oturtulur sorusunun cevabı, araştırmalar sonucunda 3-4 ay olarak belirlenmiştir. Unutulmamalıdır ki, yetişkinlerde olduğu gibi bebekler de değişik becerilere sahiptir ve farklı becerileri farklı aylarda kazanabilirler. Bebekler ne zaman oturur sorusunun cevabını özetleyecek olursak; 4-5 aylıkken destekli, 6-7 aylıkken de desteksiz oturmayı başarırlar. Ona sevginizi vererek ve uygun egzersizleri yaptırarak bebeğinizin kısa zamanda oturmasını ve özgürlüğünün tadını çıkarmasını sağlayabilirsiniz.

insan yüzü ne zaman oturur