Unutulmazeserlere imza atan şair ve yazar Ahmet Haşim'in vefatının üzerinden 89 yıl geçti. Sembolizmin temsilcilerinden olan Ahmet Haşim
OBELDE: Ahmet Haşim; şiir MERDİVEN: Ahmet Haşim; şiir; “merdiven” sembolüyle anlatmaya çalıştığı ‘hayat yolu”dur. Ahmet Haşim’in geçmişe özlem duyduğu şiirlerinden biridir BİR GÜNÜN SONUNDA: Ahmet Haşim; şiir GURABAHANE-İ LAKLAKAN: Ahmet Haşim; fıkra; Ahmet Haşim’in gazete yazılarını bir arada
Serveti Fünûn dergisinde şiirler yayınladı. 1911 senesinde yayınlanan Göl Saatleri isimli şiiriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Âti dağıldıktan sonra, siyasi ve edebi akımların dışında kalarak kendine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı. Ahmet Haşim 4 Haziran 1933 tarihinde 49
Etiketler ahmet haşim şiirleri , merdiven şiiri ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ Gözlerin gözlerime değince Felaketim olurdu, ağlardım Beni sevmiyordun, bilirdim Bir sevdiğin vardı, duyardım Çöp gibi bir oğlan, ipince Hayırsızın biriydi fikrimce Ne vakit karşımda görsem Öldüreceğimden korkardım Felaketim olurdu, ağlardım Devamını Oku >>
CEVDETKUDRET SOLOK ON ÖLÜM ŞARKISI ŞİİRİNİN TEMASI ,KONUSU ,AHENK UNSURLARI,EDEBİ SANATLARI. AHMET HAŞİM KARANFİL ŞİİRİ TEMASI, ÖLÇÜSÜ, ANLATILANLAR,TAHLİLİ. ORHAN VELİ KANIK ŞİİR TAHLİLİ, BİR İŞ VAR İÇİNDE ŞİİR İNCELEMESİ. SEZAİ KARAKOÇ ŞİİR TAHLİLİ, BALKON ŞİİRİNİN TAHLİLİ.
ahmethaŞİm’İn Şİİr dİlİ Hâşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanîsi'nde başlar. Bilinen ilk manzumesi "Leyâl-i Aşkım" 1901'de "Mecmua-i Edebiyye"de yayınlanmıştır.
hWBaG. Ahmet Haşim Merdiven Şiiri İncelemesiAhmet Haşim Merdiven Şiiri İncelemesi Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerdenHaşim, insan ömrünü bir insanın merdivenden çıkışına benzetmiştir. Nasıl bir insan çıkmaya başladığı merdivenin son basamaklarına geldiğinde yorulur , beli bükülür ise gençlik ve yaşlılık arasındaki tüm dönemi merdiven ile sembolize güneş rengi bir yığın rengi yaprak; solmuş, dökülmüş yapraktır. Beyazlayıp dökülen insan saçını solup dökülen ağaç yaprağına benzetir. Ağaç yaprağı sonbaharda solar sonbahar ise ölümdür. Haşim’in güneş, solmuş yaprak ifadeleri sembolizmin yanı sıra aynı zamanda empresyonizmin etkisidir. Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarakHaşim semaya bakınca iki nedenle ağlamış olabilir. Birincisi ya annesinin ölüm anını hatırladığı için ikincisi ise kendi ölüm korkusunu hatırladığı için olabilir . Ancak tek bir gerçek vardır ki sema Haşim’ e ölümü sarardı. Yüzün perde perde solmaktaSarı,kızıl,tunç,turuncu ve gecenin karanlığı , akşam Haşim’in sık kullandığı renklerdir. Bu renkleri Haşim devamlı bahsettiğimiz gibi annesinin akşamüstü ölümü nedeniyle sık kullanır. Çünkü güneşin battığı o an , havanın sarı – kızıl renklerle donandığı andır. Dizenin ikinci kısmında ise yine ölümden duyduğu hüznü sarının bir tonu olan ” solmak ” sözcüğü ile ifade havaları seyret ki akşam olmaktaŞair, kızıl hava ile günneşin battığını yani akşamın yaklaştığını ifade etmiştir ki bu dize ile baştaki dizelerde niçin korktuğunu adeta açıklamıştır. Çünkü hava kızıllaşmış ve akşam olmakta diyerek tüm bahsettiği korkuya nokta arza kanar muttasıl kanar güllerDurur alev gibi dallarda kanlı bülbüllerSular mı yandı neden tunca benziyor mermer Sembolizmin yanı sıra tam bir empresyonizm örneği olan bu üç dizede Ahmet Haşim, güneşin batış anındaki hislerini okura tablo çizer gibi aktarmaya çalışmıştır. Akşam anında güllerin duruşunu, bülbüllerin o kızıl havaların yansıması nedeniyle kanlı göründüğünü yine güneşin son ışıklarının suya yansımasını bir lisan ı hafidir ki ruha dolmaktaŞair bu dizede de yaşadıklarını anlatamadığından lisan ı hafi tamlamasıyla nitelemiş ve ruha dolmakta diyerek yine empresyonizmi benimsediğini dile getirmiştir . Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta Yine bahsi geçen havadan ne kadar etkilendiğini son dizede de vurgulayarak şiirini Haşim Kimdir ?Merdiven şiiri Ahmet Haşim tarafından kaleme alınan, edebiyatımızda sembolizm ve empresyonizmin izlerinin en belirgin olduğu şiire bakmadan önce Ahmet Haşimin şiir anlayışını etkileyen şartların iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Ahmet Haşim’i kısaca ele alacak olursak O, kendisini çirkin bulan bu nedenle aşağılık kompleksi yaşayan biridir. Bu nedenle toplum içine pek karışmamaya dikkat etmiş ve genellikle akşamları insanların evine çekildiği bir dönemde hayatına devam etmiştir. Haşim’in şiir anlayışını etkileyen ikinci önemli olay ise annesinin ölümüdür. Aslında Haşim, annesinin ölümünden çok kendi ölümünü düşündüğü için yani ölüm korkusu yaşadığı için şiirlerinde devamlı ölüm , temasını ele ölümü ve onda beliren ölüm korkusu sanatçının edebi olarak şiire bakışıyla birleşince onun şiirlerini anlamak da kolaylaşır. Haşim, şiiri ” söz ile musiki arasında, sözden çok musikiye yakın olan bir türdür.” şeklinde tanımlar. Bu da onun sembolizm akımını benimsediğini göstergesidir. Çünkü sembolizmin en önemli özelliği ahenk ve musikidir. Ölüm korkusu yaşayan Haşim , şiirlerinde sürekli annesinin ölüm anını sembolize eder. Bir akşamüstü , güneşin batışı sırasındaki o kızıl havalarda annesini kaybetmesi o an ki havanın renk değişikliğini de sembollerinde yer vermesini sağlamıştır. Ahmet Haşim hakkında detaylı bilgi için lütfen düşünüyorsun? Sonraki gönderi
Ahmet Haşim Merdiven Şiiri Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarakSular sarardı yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmaktaEğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı neden tunca benziyor mermerBu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmaktaNot Ahmet Haşim Merdiven Şiiri, sembolizmi edebiyatımızda en iyi yansıtan şiiri incelemesine bu bağlantıdanbu bağlantıdan düşünüyorsun? Sonraki gönderi
HÂŞİM’İN SANATI VE “MERDİVEN” ŞİİRİ ÜZERİNE BİR TAHLİL DENEMESİ İlyas YAZAR ilyasyazar MERDİVEN Şiiri Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak… Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki rûha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… AHMET HÂŞİM1 Tanzimat sonrasında Tük şiirinin önde gelen şairlerinden biri olan Ahmet Hâşim’in hayatı, şahsiyeti ve sanat anlayışına kısacık da olsa değinmeden “Merdiven” şiirini tahlil etmenin uygun bir davranış olmayacağı kanaatindeyiz. Şiirin anlaşılması geniş ölçüde şâirin hayatıyla bağlantılı olduğu için konuya Ahmet Haşim’in hayatı ve şiir dünyasıyla başlamak istiyorum. Ahmet Hâşim 1884 yılında Bağdat’ta dünyaya gelir2. Mutasarrıf Arif Bey’in oğlu olan Hâşim’in anne tarafından da ilmiyye sınıfıyla yakınlığı olduğunu görüyoruz3. Babasının mesleği gereği kısa süeli varyantlarla değişik bölgelerde bulunan şairin, eğitimi ve yetiştirilmesi konularında meydana gelen aksamalar zamanla ciddi sıkıntılar oluşturmuştur. On iki yaşlarında İstanbul’a gelen Hâşim, eğitimindeki kopuklukların neticesi olarak Tükçeyi güçlükle konuşabilmektedir. Bu durum, kendine uygun ortam ve çevre edinme konusunda şâir için olumsuz bir yaklaşımdır. Bunun bilincinde olan Hâşim, bu yıllarda edindiği çevre ve arkadaş gruplarıyla Galatasaray Lisesi öğrencilik yıllarını iyi değerlendirir. Özellikle taşradan gelmiş olmanın verdiği sıkıntılı atmosferden uzaklaşarak şiire başlayışı ve sanatçı dostlar edinişi, lisedeki öğrencilik yıllarına tekâbül eder. Hâşim liseyi bitirdikten sonra bir yandan hukuk tahsiline, diğer yandan da reji idaresi memurluğuna başlar. İzmir Sultânisi Fransızca Öğretmenliği teklifini kabul ederek hayatına yeni bir yön veren şâir, Duyûn-ı Umumiye memurluğu, Harp Akademisi ve Mülkiye Mektebi’nde öğretmenlik görevlerinde de bulunur. Sanatının en verimli çağında yakalandığı amansız bir hastalık, 4 Haziran 1933’te O’nu bizlerden ayırmıştı. Hâşim’in ölümü üzerine O’nu yakından tanıyanlardan Abdülhâk Şinasi HİSAR, sevmeye ve sevilmeye doyamamış olan şairin, ölümden korktuğunu ifade ederek şunları söylemektedir “Ahmet Hâşim, şiiri her şeyin fevkinde düşünüdü. Şiir, onca hayatın ve dünyanın icmalini yapan bir tat, bir iksirdi. Şiiri ondan çok seven bir adam görmedim.”4 Hâşim’in yaşam felsefesini şiirlerinden yola çıkarak algılamak mümkündü. O, son derece gururlu, zor beğenen, eleştiriye kapalı, acınmaktan nefret eden bir mizaca sahipti. Bu özellikleri ve içe kapanıklığı onu çevresine ve hayata kuşku ile bakan bir şahsiyet haline Sanatçının sanat hayatında ve şahsi yaşamında bu septik yaklaşımı ve bedbin yaşam felsefesini görüyoruz. Bu bakımdan Hâşim’in şiirleriyle iç dünyası ve ruhsal yapısı arasında ciddi paralellikler olduğunu söyleyebiliriz. Zaman ve hadiselerin haşin, hırçın ve uyumsuz bir insan yaptığı Hâşim, bu durum karşısında kendisine yaşamak için “hayâlî” bir alem kurar. Hayal kavramı aynı zamanda sanatçının söyleminin ve ferdi psikolojisinin de anahtarını Şairlerin sanat eserlerinde ekseriyetle ferdi hislerinin terennümü içinde olduklarını görüyoruz. Bu terennümde, şiiri oluşturan şekil ve ahenk unsurlarından geniş ölçüde yaralanmış olmaları sanat eserinin değerini arttırmaktadır. Sanatçı kullandığı kelimeleri özenle seçer ve bunlarla şiirini bir kanaviçe gibi işler. Sanat eserinin sırlarını ancak kendisine hususi sualler soranlara açacağını ifade eden M. Kaplan, tahlil çalışmalarının ehemmiyetini dile İşte, biz de Hâşim’in “Merdiven” şiirinin kendine has dünyasına bu zaviyeden bakmanın yararlı olacağını düşünüyoruz. Şair öncelikle diğer şiirlerinde olduğu gibi Merdiven şiirinde de akşamı ve güneşin batışını konu olarak seçmektedir. Şiirin genelinde tasvir edilen tabloda kızıl renk ve onun diğer tonlarının ağır bastığını görüyoruz. Hâşim, sanatçı yönü itibarı ile hep sarı, kırmızı ve kara renklerini kullanan bir kişiliğe sahipti. Kırmızıyı kızıl, kan, gül ve alev gibi kelimelerle ifade etmektedir. Şair eserlerinde akşamın alev ve kan kızıllığı ile kendi evrenini Dış dünyaya ait olan sular, ağaçlar, kuşlar kısaca bütün tabiat akşam vakti bambaşka bir görünümdedir. Şiirde bu anın şairin hayalinde uyandırdığı izlenimlerle yeniden biçimlendiği görülmektedir. Hayattan umduğunu bulamayan insan arkasında bir yığın üzücü hatıra bırakarak ömrünün sonuna doğru yaklaşır. Akşamın ve güneşin batışının verdiği hüzün onu çaresizlik içinde yaşlı gözlerle semaya bakıtır. Aynı düşünce yoğunluğunun Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” şiirinde; “Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli” dizelerinde de tema ve söyleyiş yönüyle pek farklı olmadığını söylemek mümkündür. Batan güneşin kızıllığında sular sararmış, yüzler solmuştur. Güneşin ışıkları gibi yaşama gücü ve güzel umutlar, yavaş yavaş yok olmaktadır. Merdiven şiirin ilk bölümünde insan hayatı olan ömrü bir merdivenle biçimlendirilmektedir. Ağır ağır çıkılan merdivenler, insan olarak hayatımızın geride kalan yıllarının ifadesidir. İnsanın çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık devreleri göz önüne alındığında şiirin son devreyi yansıttığını görüyoruz. Çünkü geride bırakılan her dakika, insanı ölüm gerçeği ile yüz yüze getirmektedir. Şair bu keyfiyeti bizlere sanatçı kimliğini konuşturarak tabiattan aldığı ağaç, ağlamak ve sararmış yaprak gibi kavramlarla çağrışım yaptırmaktadır. İnsanın, hayatının son dönemlerindeki fiziki görünümündeki değişimler şairin ifadesinde, yüzlerin perde perde solması şeklinde belirtilmektedir. Bu umutsuzluğun, sıkıntının ve bıkkınlığın duyurulmaya çalışıldığı şiirde zaman güneşin gurûba meylettiği akşam vaktidir. Umutsuzluk, bıkkınlık ve hüzün “bir lisân-ı hafî” gibi insan ruhunu doldurmakta ve onu karamsarlığa sürüklemektedir. Şaire göre bunu anlamak ve anlatmaksa oldukça güç bir durumdur. Ahmet Hâşim, şiirlerinin çoğunda olduğu gibi burada da akşamın ve batan güneşin etkisindedir. O’nun, realitenin silindiği bu anlara sığınması, gerçek hayatta bulamadığı yakınlığı, hayal dünyasında oluşturduğu itibari âlemden beklediği içindir. Nazan Güntük’ün bu sığınmanın gerçekte avuntudan öte bir şey olmadığını ifade Hâşim’in sevmediği kendi varlığının dışına çıkma isteği Merdiven şiirinde de âşikârdır “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” Bu çıkış, bu yükseliş onu bulunduğu yerden kurtaracaktır. Yine “Yollar” ve “O Belde” şiirlerinde de bu duyguyu hissetmekteyiz. Hâşim, sonuçta kendi yarattığı aleme erişememiştir. Bu istek “Yollar” şiirinde de, gecenin inen zalim karanlıklarıyla yarıda kalır. Biz bu ulaşamayışın üzüntüsünü işte “Merdiven şiirinin üçüncü mısraında görmekteyiz “Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak” Hâşim’in ölünceye kadar madde ile ruh arasında kararsız gezintiler yapan büyük bir çocuk olarak kaldığı görüşünün10 eserlerinden hareketle yola çıkıldığında isabetli bir karar olduğu kanaatindeyiz. Şiirin ikinci kısmında mermer bir havuz, akşam güneşinin de tesiri ile tunç rengini almıştır. Bu havuzun içindeki sular ve bütün tabiat yanar haldedir. Tabiat da umutsuz, bıkkın insan gibi batan güneşle beraber gecenin, karanlığın hüznünü yaşamaya hazırlanmaktadır. Şair burada müzikle resmi birleştirmektedir. Şiirdeki ahenk kulağımıza hoş gelirken, kelimelerle de gözümüzün önünde bir tablo çizilmiştir. Hâşim, şiirde mûsikî ve resme önem veren bir sanatçıdır. Şiirde mânâdan ziyade kelimelerin söyleyiş özelliğine yönelir. Çünkü O, sözün mananın zarfı olduğu ve şiirin sözden ziyade mûsikîye yakın olduğu “Merdiven şiirinde duyguların açıkça belirtilmediğini, bir takım sembollerle Hâşim’in gizli bir duyguyu ifadeye çalıştığını gözlemliyoruz. Bu yaklaşım, O’nun sembolik sanatın tülü yorumlara yol açan niteliğine bağlı kaldığı görüşünü de doğrular “Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…” Akşamın böylesi ancak bazı ruhlara dolan gizli bir söyleniş ve gizli bir anlaşmadır. Zira Hâşim’e göre mânâ, âhengin telkinâtından başka bir şey olarak da Dönemine göre sade bir dil ve akıcı bir üslûpla yazılan şiirde, anlam yoğunluk kazanmıştır. Şair akıcılığı bozmadan edebi sanatlardan da istifade etmiştir. “Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?” dizelerinde akşam güneşinin ışıklarının suya yansımasıyla suyun yanıyor gibi görünmesi, beyaz mermerin aynı sebeple koyu kızıl bir renk alması, güneşin durumu itibariyle doğal bir olaydır. Ancak şair bilinen tüden bu olayları bilmezlikten gelerek “tecâhül-i ârif” sanatı yapmıştır. Yine; “Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller” dizesinde anlamı güçlendirmek için gülün akşam güneşiyle aldığı renk kan rengine benzetilmiştir. Ayrıca, gülün daldaki duruşu ve renginin de kanayan yaraya benzetilmesi şiirdeki âhengin sağlanmasında gösterilen hünerin şiir diline yansımasıdır. Cemil Meriç, şiirle mûsikînin bir elmanın iki yarısı olduğu görüşünden hareketle mûsikînin saf, şiirin karışık, mânânın âhenkle izdivacı olduğunu ifade Realist bir gözle bakıldığında “Merdiven” şiirinde de şiirle mûsikînin içiçe olduğu görülü. Şiir aruzun Me fâ i lün / fe i lâ tün / me fâ i lün / fa’lün kalıbıyla yazılmıştır. Merdiven şiirinde baştan sona “r” sesinin hakimiyeti ve tekrarı mûsikînin oluşmasında etkili olmuştur Ağır ağır, bir, merdivenlerden, eteklerinde, rengi, yaprak, ağlayarak, perde perde, ruha, seyret, arza, kanar, güller, mermer, …vs. Merdiven şiirinde kafiyeler sağlam ve eksiksizdir. Rediflerse canlı ve eylemlerin devamlılığını hissettirmektedir Olmakta, dolmakta, solmakta,…vs. örnekler bizi doğrular yapıdadır. “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” dizesi basit bir emir cümlesi gibi görünse de hakikatte âhenk ve çağrışım yüklüdü. Buradan hareketle şairin şiir dilini yakaladığı kanaatindeyiz. Şiiri okudukça, bize “yeter artık” dedirtmeyen duyguyu şiirin kendi lisanında buluyoruz. Merdiven şiirinde genel çerçevesi içerisinde bakıldığında ilk dikkati çeken hususlardan birisi canlı bir tabiat tasviridir. Hâşim’in kelimelerle çizdiği bu hârikulâde manzara O’nun bir ressam kadar ince ruhlu oluşunu gösterir. A. Hamdi Tanpınar, Hâşim’in bu yönüyle ilgili kanaatini, “…belki acemi ve biraz kekeleyen bir lisanla da olsa hilkat onu bir nev’i ressam yaratmıştı,” şeklinde ifade Şairin bulunduğu ortam, dış mekan, batan güneşle birlikte karanlık bir geceye hazırlanıyor. Bu hazırlanmada karamsarlık, tedirginlik, üzüntü ve korkunun, hayatının son demlerine gelmiş, hazanlarını yaşayan insanların hâlet-i ruhiyelerindeki manevi baskısını ve vicdani sorumluluğunu hissetmekteyiz. “Merdiven şiirinde, ancak muhteva ve şairinin duygu dünyası ile izah edilebilir. Hâşim, seçtiği kelimeler ve bu kelimelerin yan yana gelişinden doğan âhenkle, kullandığı renklerle ve çizdiği tablolarla kendi dünyasında oluşturduğu îtibâri âlemin kapılarını bizler için aralamaktadır. Bize de samimiyetle o kapıdan içeri adım atarak Hâşim’in iç dünyasına kısa süeli de olsa konuk olmak düşüyor. Merdiven şiiri tahlili * Buca [1][1] Ahmet HÂŞİM, Bütün Şiirleri, Haz.Asım BEZİRCİ, İst.,1985 [1][2] Değişik kaynaklarda Ahmet Haşim’in doğum tarihi ile ilgili olarak 1883, 1885, 1887 gibi farklı tarihler zikredilmektedir. [1][3] Atilla ÖZKIRIMLI, Ahmet Hâşim, İst., 1975, [1][4] A. Şinasi HİSAR, Ahmet Hâşim’in Şiiri ve Hayatı, İst., 1963, s. 148 [1][5] Atilla ÖZKIRIMLI, s. 19 [1][6] Sadık TURAL, “Ahmet Hâşim’in Hayatının Ana Çizgileri”, Şahsiyetler ve Eserler, Ank., 1993, s. 112. [1][7] Mehmet KAPLAN, Şiir Tahlilleri, İst., 1975, s. 5 [1][8] Yrd. Doç. Dr. Hüseyin TUNCER, Meşrutiyet Devri Tük Edebiyatı, İzmir, 1994, s. 192. [1][9] Nazan GÜNTÜRKÜN, Ahmet Hâşim’in Ruh Ülkesi, İst., 1994, s. 29. [1][10] Rıfat Necdet EVRİMER, Fecr-i Âti Şairleri ve Ahmet Hâşim, İst., 1959, s. 46. [1][11] Yrd. Doç. Dr. Hüseyin TUNCER, Edebiyat Araştırma ve İncelemeleri,İzmir, 1994, s. 62. [1][12] Nazan GÜNTÜRKÜN, s. 41. [1][13] “Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar”, Dergâh, nr. 8, 5 Ağustos 1337/ 1921, s. 114. [1][14] Cemil MERİÇ, Mağaradakiler, İst. 1978, s. 64. [1][15] A. Hamdi TANPINAR, Edebiyat Üzerine Makaleler, İst., 1969, s. 335. Merdiven Şiiri KAYNAKÇA ERCİLASUN, Bilge, “Ahmet Haşim ve Şiiri”^Töre Dergisi, Sayı 109, 1980 TANRIPINAR, Ahmed Hamdi, Edebiyat Üzerine Makaleler, İstanbul. 1977 AKYÜZ, Kenan, Modern Tük Edebiyatının Ana Çizgileri, İstanbul, 1995 HAŞİM, Ahmet, Şiirler Haz. Kenan Akyüz, İstanbul. 1973 ENGİNÜN, İnci; KERMAN, Zeynep, Mehmet Kaplandan Seçmeler I, Ankara 1988 BANARLI, Nihat Sami, Resimli Tük Edebiyatı Tarihi, II. Cilt BÜYÜK LAROUSSE Sözlük ve Ansiklopedisi, 8. cilt, sayfa 4011 İstanbul, 1992 KAPLAN, Mehmet, Şiir Tahlilleri –1- Tanzimat’tan Cumhuriyet’e, İstanbul 2002 KERMAN, Zeynep, Yeni Tük Edebiyatı İncelemeleri, Ankara 1998 Ekleyenin notu Merdiven şiirinin tahlili yazısında koyu renkleri belirgin olması için biz çizdik. Merdiven şiirinin tahlili önemli bir yazıdır. Çünkü Merdiven şiiri Ahmet Haşim’in sanat anlayışının bir özetidir. Hattâ Merdiven şiiri sembolizm akımının Türk edebiyatındaki etkilerini gözler önüne serer. Türk edebiyatının en önemli sembolist şairi Ahmet Haşim bu ününü Merdiven şiirine borçludur. Bu sayfaya merdiven şiiri, merdiven şiirinin tahlili, merdiven şiirinin çözümlemesi, ahmet haşim ve merdiven şiiri aramaları ile gelmiş olmanız muhtemeldir.
MERDİVEN Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak… Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller, Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller… Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Ahmet Haşim Kafiye ve Redifi 1. Bentte “-rak” sesleri “zengin kafiye”dir. 2. Bentte “ol”, “tam kafiye”dir; “-makta” ise “rediftir, 3. Bentte “-ül”, “tam kafiye”dir; “-ler” ise “rediftir. 4. Bentte “ol”, “tam kafiye”dir; “-makta” ise “rediftir, Söz Sanatları İstiare Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, yaşam Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, insanın hatırası Benzetme Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Tecahül-i Arif Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? İmge Merdiven insanın sürekli sona doğru yaklaştığı hayat yolu, kızıl akşam yaşamın son anları, lisân-ı hafî ölümün yaklaştığının gizli belirtileri… “Merdiven” şiirinde baştan sona kadar hemen hemen bütün sözcüklerde imge değeri vardır. Şiirdeki sözcükler, gerçek anlamı dışında başka kavramları çağrıştıracak biçimde kullanılmıştır. Resim-renk Şiirin tamamında akşam vakti resmedilmiştir. Şiirde bir renk cümbüşü vardır. Şiirin başından sonuna kadar tek renk kızıllıktır. Bütün sözler bu kızıllığı vermektedir. Kızıllığın kaynağı ise “güneş’tir. Hayat kaynağı olan güneş batarken tabiattaki bütün varlıklara kızıl rengini veriyor. Güneşin doğmasıyla hayat bulan varlıkların, batmasıyla hayatları sona eriyor. Müzik Şiirin genelinde müzikal bir hava vardır. Bu özellik, anlam ve renk bakımından birbirini çağrıştıran kelimelerin art arda kullanılmasıyla sağlanmıştır. Ayrıca müzikteki vurgulu bölüm, önemli bölüm, tekrar edilir. Şiirde de müzikal bölüm tekrar edilir Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…. Anlam Kapalılığı Şiirde, ölüm teması işlenmesine rağmen, ölümle ilgili bir tek sözcük bile kullanılmamıştır. Yapı Şiir iki üçlük, iki ikilik olmak üzere toplam on mısradan oluşmuştur. Klasik nazım şekline veya halk edebiyatı nazım şekline uymamaktadır. İçerik – Tema Şiirin içeriği iki bölümden oluşmaktadır birinci bölümde insanın fanilik karşısındaki dramatik durumu, ikinci bölümde tabiatın özelliği vurgulanmıştır. Şiirin teması ölümdür. Dil ve anlatım Arapça birkaç sözcüğün dışında, şiir sade bir Türkçeyle yazılmıştır. Şiirde kapalı bir üslup vardır. Ölüm teması etrafında şekillenirken bu duygunun açıkça dile getirilmeyip imgelerle hissettirilmesi şiire ayrı bir hava katmıştır.
ahmet haşim merdiven şiiri yorumu